9 Eylül'de söyledikleri Osmanlı'ya hakaret gibi bir algı yaratılmaya çalışılan izmir Büyükşehir Belediye Başkanı. Oysa Tunç Soyer'in ne demek istediğini çok ama çok iyi biliyorlar.
Ekonomik krize çare bulamadıkları gibi insanların daha da derinleşen yoksulluklarında ve bu yoksullukta yeşeren depresifliklerine rağmen kendi lüks yaşamlarından vazgeçemedikleri için iktidarlarını sürdürmek için bildikleri tek yola başvuruyorlar: Kutuplaştırma...
Tunç Soyer'e hakaret eden, karşı çıkan her birey aslında Tunç Soyer'in bu sözlerinin Atatürk tarafından Nutuk'ta, üstelik daha ilk sayfasında söylendiğini ve son sayfasında yer alan "Gençliğe Hitabe"den tekrarladığını bilmeyecek kadar gerizekalı değiller. Ama Tunç Soyer'e edilen lafları Atatürk'e karşı kullanmanın çok riskli olduklarını bildikleri için bu şekilde tepki veriyorlar.
Oysa nasıl da kendileri ile çelişiyorlar Tunç Soyer'e saydırıp güya Vahdettin'i savunurken... O Vahdettin ki Fatih'in aldığı bu istanbul'u atalarını utandırıp bir direniş göstermeden düşmanlarına teslim etmişti. Her yıl 29 Mayıs'ta Fatih'i, Ulubatlı Hasan'ı ananlar sanki bu gerçeği bilmiyorlar mı? Biliyorlar elbette, bu troller başka bir tarih yazmaya çalışsa da kimin hain kimin kahraman olduğunu tarih yazdı ve bunu da birçoğumuz biliyoruz.
Vahdettin'in nasıl bir sultan olduğunu ve onu savunmanın halkta karşılığı olmadığını fark ettikleri anda tartışmayı başka bir yana çektiler. Tunç Soyer'in sözlerinin kimle ilgili olduklarını çok iyi bildikleri halde sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan birdenbire, "33 sene Osmanlı'yı idare eden Sultan Abdülhamit'e öyle yakıştırmalar yapılması asla kabul edilemez" diyerek cepheyi genişletmeye çalıştı.
AKP iktidarının başka bir türlü çözüm bilmediği için sürekli sarıldığı bu siyaset dilini ve ne amçla kullanıldığını çok iyi anlıyoruz. Ne var ki artık insanlar uyanıyor, insanlar uyanıyor. Bu amaca hizmet etmek istemiyorlar. Kutuplaştırmaya taraf olmak da istemiyorlar. 9 Eylül tarihi sadece izmir'in kurtuluşu değildir. Aynı zamanda verdiğimiz Kurtuluş Savaşı'nın bitiş tarihidir. O akşam cumhuriyet meydanında birbirine sarılmış arkadaşlar olarak 4 -5 kişiydik. Hepimiz izmir doğumlu olmamıza rağmen hiçbirimizin dedesi izmir doğumlu değildi. Selanikli, Rizeli, Erzurumlu, Kütahyalı arkadaşlardık. Ama birlikte eğleniyorduk, kutlama yapıyorduk. Üstelik herbirimiz de aynı siyasi görüşe sahip değildik. Etrafınıza bakınca bizim gibi bir dolu insan görürdünüz. Aralarında hiçbir farklılık gözetmeden bütün izmir bir araya gelmiş, hem coşku hem de gururla kurtuluşu kutlarken siyasi iktidarın pek çok birimince dile getirilen öfkeyi nasıl yorumlamanız gerektiğini size bırakıyorum.
Sevmem bu adamı da Osmanlıcı zevatın sahte kahramanlarını ifşa edip onları küplere bindiren konuşmasi noktası virgülüne kadar doğrudur.
•Bu toprakları yönetenler, gaflet, delalet hatta hıyanet içindeydi ( doğru, damat ferit paşa o dönemde 11 ay başbakanlık yaptı, işgalcilere yalakalık için cephaneyi denize döktürmüşlüğü var.)
•Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece ve sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. ( vahdettin bilmem kaçınca kariya nikah kıydığında cephede sıcak çatışma vardı)
•insanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ayaklar altına aldılar, teslim oldular. (+ gemiyle kaçtı...Tunç a yunan demişler, ahaha, olm o yunanın son imparatoru elinde kılıçla öldü len)
insan nasılsa öyle yönetilir denen tabir var ya hah işte bu zevat bi örnektir. partizan cuhapeliler binali gibi adam gibi adamı seçmediler şimdi çapsız tunçla uğraşıp duruyorlar. gerçekten çok yazık.
Mercedes'ini ileriye bırakıp yalandan bisiklete binerek şov peşine düşen bir adet belediye başkanımsı. Halkapınar kan ağlarken bir de egzoz salınımı edebiyatı yapıyor ya çıldıracağım. Memnun değilim efendim. Aziz daha iyiydi.