soru başlığı değildir. sinop - gerze'ye kurulacak termik santrale tepki olarak yazılmış bir yazıdır , alıntıdır.
lütfen sıkılmadan okuyun, buna değecek.
geçen pazar doğum günümdü. 32 yılı tamamladım. aslında hep on 17 hissediyorum. canlarım evdeydi. yemek yaptılar bir gece önce dağıtmıştım; topladılar beni sağolsunlar. gene sevdiklerimle geçen çok güzel bi gündü şanslıyım işte *
bu 32 yıldır anlamadığım birşeyler var benim birşeyim yok, yani ne biliyim evim, arabam falan yok. bir tane bisikletim var, bikaç ev eşyası; ama onun dışında birşeyim yok. çalışıyorum, yaşıyorum çalışmazsam olmaz. annemin de birşeyi yok, babamın da yok. hala kira vererek yaşıyorlar. hani yaşamak dediğin şey evle, arabayla ilgili değil; öyle öğrenmedim ben yaşamak dediğin şey, nefes almakla, kediyle, köpekle, canlılarla, dokunmakla, insanla ilgili birşey. o yüzden algılayamıyorum, bir tane evin varsa, niye ikincisini istersin. bir araban varsa niye ikincisi lazım. birşey senin işini görüyorsa, niye ikincisini de alayım dersin? bu sorunun cevabını bulamıyorum yıllardır
hele ki büyük şirket sahiplerini, yani milyon dolarlar kazananları anlamam için heralde bin yıl yaşasam yetmez. yani paraya para katma, şirket üstüne şirket açma olayını algılamam imkansız. çok garip geliyor bütün bunlar bana. bir de hani para uğruna, ne biliyim belki de başarı falandır bu insanları etkileyen. başarı uğruna başka insanların canına kast etmek, bunu bin yıl yaşasam da anlayamam o yüzden bi kere olsun bu fikirde olan biriyle görüşmeyi, konuşmayı isterim, sormak isterim, abi ya, sizin kafanız nasıl çalışıyor? nasıl oluyor bu işler? diye...
dünyada bir sürü şirket başka insanların, canlıların canına kast ediyor! neden?
sinopa gittiniz mi hiç? gerzeye? gerze dünyanın en güzel yerlerinden biri bence herşeyiyle güzel yemyeşil gerze bir kere bazen bulutlar yere değiyor sanki, elleriniz bulutlara değecekmiş gibi küçük küçük güzel evleri var, bembeyaz her yer sonra karadeniz bir coşuyor, off diyorum 'nokul' diye bir hamur işi var; yesen parmaklarını da yirsin yani. nahide ablam ve bir sürü güzel insan orada yaşıyor. yani insanının güzelliği apayrı. saatlerce konuş onlarla, mutlu olmak için yaşadıkları o kadar belli ki enerjilerinden
niye gerzeden bahsediyorum? çünkü gene şirketlerine şirket katmış bir abi, tuncay özilhan (kendisi efes pilsen, coca cola, mcdonalds, komili falan filan bir sürü şirketin bir arada olduğu anadolu grubu'nun sahibi.) gerzeye kömürlü termik santral kurmak istiyor. gitmiş almış arazileri, oraya termik santral kuracakmış gerzeliler direniyor tabi ki, vermiyorlar topraklarını. 'biz kaç yıldır yaşadık burada. ben yaşadığım yeri bırakmam! çünkü ben burada varım, ben burada mutluyum.' diyolar
sevgili tuncay bey, şimdi ben sizi anlamıyorum afedersiniz. yani zaten milyon dolarlarınız var. bir sürü şirketiniz var. başarıysa hani bunun tanımı, başarıya ulaşmışsınız. niye bir termik santral kurarak gerzelilerin mutluluğuna göz dikiyorsunuz? o düşündüğünüz ve benim anlamadığım şey buna değer mi?
ne biliyim tuncay abi desem belki kalbine değer miyim? sen mutlu oldun mu hiç tuncay abi? sen nerelisin bir de? kayserilisin de mi? kayseri'nin topraklarını mahvetseler iyi olur mu? senin büyüdüğün sokakları mahvetmek isteseler ne hissedersin? mutlu olur musun? belki sana dokunmaz, senin sokaklarına, topraklarına birşeyler yapsalar çünkü belki senin hep gidecek başka bi yerin vardır be tuncay abi. belki istersen fezaya bile gidersin ne biliyim senin yakınlarının oturduklari yerin yanında termik santral açsalar sonra ne biliyim çocuğuna, torununa oradan çıkanları solutsalar nasıl hissedersin tuncay abi? tuncay abi kafanı o dumanın içine sokabilir misin sen? ya da termik santral kurulduktan sonra orada yaşamak ister misin? istersen eğer, ben bulup buluşturacağım parayı, sana bir termik santralin dibinden ev alacağım. ama almayacağım, çünkü ben bir kişi daha zehirlensin istemem tuncay abi.
gerzeliler, sen termik santral kuracağım diye sondaj yaptırmaya araçlarını gönderdiğinde jandarmalarla, polislerle uğraştılar nahide ablam diyor ki gaz bombasındansa, biber gazını tercih ederim. değer mi tuncay abi ablalarıma bu acıyı yaşatmaya? seksen yaşında dedem, sen termik santral kurma diye bekliyor köyünün başında. bırak da hayatının yaşlı dönemlerini rahat geçirsin, toprağım elimden gidecek korkusuyla yaşamasın be abim biliyor musun abim, sen şimdi santral kurmak istiyorsun ya, heralde daha güçlü şirket olayım diyosun işte ne biliyim param olsun falan mı diyosun, anlamıyorum gerçekten o yüzden böyle yazıyorum sen bunu derken gerzeli amcam, teyzem nöbet tutacağım diye üç kuruş kazanacağı parayı da kazanamıyor. her an gelecek de birisi benim canım memleketimi delecek, geçecek korkusuyla yaşıyor yani tuncay abi, diyelim teyzem ineğini sağacak, sonra sütünden peynir yapacak ama toprağını beklemek için bunu yapamıyor. sen oralara göz dikmeden önce mutluydu gerzeliler tuncay abi etme eyleme vazgeç bu isteğinden
mutlu olmak için yaşamıyor muyuz hepimiz? yani hepimiz istemiyor muyuz mutlu olmak? sen de mutlu ol, zaten almışsın alcağını bu dünyadan, bırak gerzeliler de mutlu olsun. başkasının mutsuzluğu üzerine yapma, etme eyleme
yıllar önce bir arkadaşım kanser tedavisi oluyordu onunla beraber bir kemoterapi seansına gitmiştim. kemoterapiden önce bir çocukla karşılaşmıştım işte o çocuk benim hayatımın güzelliklerinden biri olmuştu. dört yaşındaydı, görme engelliydi, kanserdi. mutluydu kendi kendisine hayali arkadaşlarıyla kutu kutu pense oynuyordu sonra hayali arkadaşlarıyla konuşuyordu : kutu kutu pense, elmamı yerse, arkadaşım sayim, arkasını dönse. e sayim dönmüyo galiba sayim dönsene len sonra ne oldu o çocuğa bilmiyorum tek dileğim hala yaşıyor olması böyle mutlu olan insanlara ihtiyacı var dünyanın, yani her şeye rağmen
kanser oluyorlar insanlar termik santralden tuncay abi, hasta oluyorlar, nefes alamıyorlar. tuncay abi basit düşün, şimdi bi nefes al böyle normal bir yerde, sonra git arabanın egzosundan duman geliyorken nefes al, aradaki fark gibi işte. tuncay abi senin kaç tane araban var ?