artık, gece 23.00 24.00'ten sonra sadece barları açık kalan cadde. yaz tatili değilse bar insanlarının 3'te 2'si üniversite öğrencisidir. ne gariptir ki bu üniversite öğrencilerinin de 3'te 2'si bayandır. üniversiteli baylarımız için:
.
(bkz: sakarya caddesi barlar sokağı)
arkadaşlarla bir ankara turumuz esnasında arayıp bulduğumuz ve "bumuymuş lan harbiden" "yok lan o kadar övüyo millet bu değildir" " bu ne lan şimdi?" tarzında yüksek girizgahlarımıza mazhar olan über sokak.
küçükken köpek gezdiren insanları görünce, "köpek alalım bubaa" şeklinde zırlamama ortam hazırlayan hala güzelliğini koruyan sıkıcı ankaramızın hala yürümekten keyif veren, fakat arabayla girmenin ölüm olduğu caddesi.
adıyla bile birçok anıyı canlandırmayı başaran cadde.
pasajları, o asortik pasajların içinde çok ucuza bulduğunuz -ankara'da yaşayanlar bilirler tunalı ve ucuz kelimeleri yan yana pek gelmez- kıyafetler, incik boncuklar...
caddede gezerken telefonla konuşan ankaralı tikilerin ağzından "tınalıdayız bebeğiiiim" lafını da bol duymanız muhtemel.
her şeye rağmen ankara'nın bir parçası ve bu bile yeterli bi' sebep hakkında iki satır karalamak için.
ayrıca; başka hangi satırlarda ankara bu kadar içine dokunur insanın bilmem:
"...SokakLar doLusu şekerLi kar kokusu
TunaLı'da gezinirken bizde bir kahvaLtının tutkusu."*
"tunalı da gezinirken bizde bir kahvaltının tutkusu" ifadesiyle vega-ankara şarkısında yer verilmiş ankara nın keyifli bir caddesidir.
bir cumartesi sabahına konu olmasını dilediğim caddedir. ankara nın dondurucu soğuğu ile akünde görülen bir oyun çıkışına konu olmasını istediğim caddedir.
ucuz bir tavuk döner kokusuna karışmış fransız parfümü.
saçlarının dibinde boya zamanı gelmiş, yapay bronz renkli bayanları izleyen monochrome baylar.
ara sıra elçilik çalışanı olduğunu belli frenk bayanlar ve baylar.
en kötü de seviye hasret, yazık.
yapay kentin, yapay kimselerini duyuyorum en sahici zamanlarda.
bu zamanlarda eskiyi anımsıyorum, eskiye dair olanların terk edildiğini.
ne karum'un ışıltısı, ne flamingo pastanesi'nin bulunmaz boş masaları.
ev gibi hissedilen cadde. karlar altında kuğulu parkı görmek ankara'da yaşanabilecek ender hazlardandır. ergenliğiniz ankarada geçtiyse minibar kültürüne aşinasınızdır. haftasonu dışarı çıkmanın bestekar'a gitmek demek olduğunu bilirsiniz. ertuğ pasajına uğramadan geçmez, skate den birşeyler almasanız bile en azından durup sohbet edersiniz. yanınızdan geçen kişilerin yüzleri tanıdıktır, aynı ilkokula gitmiş veya aynı apartmanda oturuyor olma ihtimaliniz yüksektir. tunalı'ya karşı illa ki bir sıcaklık hissedersiniz.
bugün sheratonın çimlerinde yuvarlanan tatlı bebeği ve yine karumun yanındaki çimlikteki açık hava sinemasını görünce daha çok sevdiğim cadde. ya da ne kadar çok sevdiğimi fark ettiğim cadde, daha çok sevemem çünkü.