türk edebiyatı nın gamzeli gamzesi, boktan aşk romanlarının baygın bakışlı perçemlisi ve de magazin hayatımızın vedet oryantal çöp tenekesi olan şahsiyetin, atilla dorsay ın polanski yazısına tepki olarak ortaya koyduğu ve elbette hayırlara vesile olacağını umduğumuz durumdur. çünkü ve zira, edebiyatımızı katletmekle yetinmeyeceğini ortaya koyup bir de eskişehir fonunda romanlarından da boktan bir aşk filmi kotardığı bilinen kerameti kendinden menkul ve haliyle medya zortlatması olan malum şahsın, bu işin arkasını getirip yakın gelecekte türk sinemasını da murdar etmesi pek muhtemeldir ve bu kararından sonra bir daha yönetmenlik de yapmamasını beklemek biz gerçek sinemaseverlerin en doğal hakkıdır. öte yandan bu muhteremin önceden de ne kadar sinemasever olduğu da hayli tarışma götürür haliylen ve yine çünkü, insan sevdiğine zarar vermek istemez. ama ne yazık ki kendisinin bu bağlamda yönetmenliğe soyunması bir anlamda sevdiğini yok etme sendromu olarak yorumlanabilir ki iş bu noktada daha da korkunç hale gelmektedir. şimdi acaba bay kiremitçi artık sinemayı sevmediğine göre onu katletme girişimlerini pervasızca ve daha rahat olarak sürdürebilir mi? edebiyatı kendisine kurban verdiğimize ve şabalak türk hatunları varoldukça da roman yazmaya devam edeceğine göre, kendisinin elinden sinemayı nasıl kurtarabiliriz bunu düşünmek lazım gelir.