evet kardeşlerim, uzun uzun pekte yorumlamaya gerek yok galiba ama eminim her tamblır kullanıcısının bir fikri vardır.
şimdi öyle şeyler dönüyor ki özellikle yaşı kemale ermemişlerin hesaplarında,
ayakkabı, pasta, kaslı damarlı erkek, öpüşen sarılan çiftler, ayakkabı, lolipop, uzun saçlı kız derken bir bakıyorsun ki evde pijamayla dolaşan yediği yemeğin yağ lekesi hala üzerindeki bluzda belli olan kız olmadık triplere sokmuş kendini bu sanal ortamda.
"eh bari bırak orada özgür olsunlar" diyenler, tutuyor gibi miyim amına koyim?
dönen muhabbetler, hayaller, istekler gerçek hayattan uzak, çok uzak. ama güzel tabi, böyle pembeli morlu felan.
tamamen negatif bir etkiden bahsetmiyorum zira, bence hayal kurmak çok güzel bir şey.
ama mal mal şeyler abi ya, türkiyedeyiz amına koyim. şey gibi bu, rus kızları gelsin türk kızları gitsin diyen mal beyin hemcinslerim. işte bu iki tür aynı kafadan.
dedim madem herkes tespit yapıyor benim neyim eksik?
paylaşımlardan başlayalım:
ilk grup sürekli çift fotoğrafları paylaşan kızlar. bir çiftin fotoğrafını defalarca, altına yorum ekleye ekleye bıkmadan usanmadan paylaşırlar. 'kıskandımmmmm' ya da 'rb 4eveeer!!!' gibi yorumlardan bahsediyorum. bu kızlarımız genelde yalnızlıktan şikayetçidirler, hiçkimse onları anlamıyordur ve bu onların kaderidir. ama kendilerini kimseye anlatmaya da çalışmazlar. model gibi bir erkeğin gelip onları anlaması, kıyamaması, burunlarından falan öpmesi en büyük 'hayal'leridir. tabii bu arada bu kütüphanede, bir deniz kenarında ve oldukça şiirsel gerçekleşmelidir. 'filmlerdeki gibi' olan her şey onlar için kutsaldır.
ikinci grup, twitter'a yazdıklarının resmini tumblr'da paylaşırken twitter'a da atanlar. şimdi bu en anlayamadığım diyebilirim. iki yere de yazsan tamam ama neden birine yazıp, yazdığının resmini diğer hesabında paylaşıp bunu yaparken de asıl paylaştığın yere tekrar atıyorsun? hayır amacını anlayan bana da anlatsın. tamam okuyacağız, hepimiz okuyacağız, sakin ol.
üçüncü grup, kitap fotoğrafları paylaşanlar. gören zanneder ki bunlar saatte iki kitap okuma kapasitesine sahip. sürekli kitap-kahve. sonra çok şişmanım. bütün gün kahve içersen şişmanlarsın tabii, bir çık dolaş. bak bakalım dışarıda ne varmış? gün yüzü gör, pencere kenarından olmasın.
dördüncü grup çok yalnız olanlar. ama öyle bir yalnızlık ki ergenliğin zirvesine maraton koşusunda. ergenlik kötü bir şey değil tabii ama onu da mantık sınırlarından çıkmadan yaşamak gerek. teenage dediğimiz grup evde takılmaz ki, evden kaçar ne bileyim ailesinden gizli alkol tüketir. ama bunlar bütün gün bilgisayar başında. öyle ergenlik mi olur arkadaşım?
beşinci grup sigara içenlerin, uyuşturucu kullananların fotoğraflarını bana mısın demeden rb'layanlar. bunlar hakkında fazla yoruma gerek yok, açık ara en sevmediğim, en itici, en samimiyetsiz olanlar.
altıncı grup yiyip içtiklerini paylaşmazsa ölecek hastalığı olanlar. dondurmalar, çikolatalar, fincan fincan kahveler, jelibonlar... takip ettiğim biri üst üste iki tane yiyecek fotoğrafı paylaşırsa hemen takipten çıkarıyorum. dashboard orası, mutfak mı?
yedinci grup çiftler. kesintisiz fotoğraflarını, giflerini paylaşan çiftler. zannedersiniz ki gif ve fotoğraf için beraberler. biraz kapatın bilgisayarlarınızı, kameralarını da bir sinemaya gidin, sahilde çimlere uzanın. biraz kamera sizi çekmiyorken birbirinize sarılın. bunları ben mi söyleyeceğim?
sadece kızları eleştirdim, zira tumblr'da erkek pek yok. dudaklarını büzüp fotoğraf çekenlere erkek demeye dilim varmıyor. şimdiye kadar doğru düzgün yazdığına şahit olduğum erkek sayısı 2, kız sayısı hiç.
yani tumblr başında uzun süre vakit geçirildiğinde, kişiliğiniz henüz oturmamışsa, erkek de olsanız kız da olsanız sizi kezbanlaştıran bir site.