iran-tahran'da verdiği konser sonrası yaptığı teşekkür konuşması.
''50 yılı aşkın süredir haklı haksız nedenlerle Avrupa kapısında bekletilen Türkiye, şimdi de aynı ülkeler tarafından soykırımla suçlanıyor. Hepimizin bildiği gibi tarihlerinde pek çok karanlık dönem bulunan, çağlar boyunca sayısız insanlık suçunu işlemekten çekinmeyen sözde Avrupalı dostlarımız, soykırım konusunda hiçbir sicili olmayan, hatta binlerce kilometre kare topraklarında asırlarca inanç ve dil özgürlüğünü savunan şefkatli bir devlet yapısını görmezden geliyorlar. Türkiye güçlendikçe, Batının Türk ve islam korkusu ve karşıtlığı artıyor. Eğer dedikleri gibi biz soykırım yapan bir toplum olsaydık, bugün Ortadoğuda ve Balkanlarda kendi dillerini konuşan, kendi inançları içinde yaşamakta olan devletler kalır mıydı?
Önce diplomatlarımızı acımasızca katleden teröristlere kucak açan, ardından soykırım iddiası ile Türkiyeyi para ve güç karşılığında irili ufaklı devletlere şikayet eden haçlı zihniyetini yıllardır tanıyoruz, biliyoruz. Ancak son bir aydır bizi en çok yaralayan, Türkiyenin her türlü nimetinden faydalanan sözde hümanist olduklarını iddia eden, hiç utanmadan istanbulun duvarlarına Zulüm 1453de başladı diye yazan, sözde aydınların, sözde politikacıların, sözde sanatçıların ve sözde cumhuriyetçi-Atatürkçü gazetelerin Batının bu iftira kampanyasına katılmalarıdır. Pek çok tanıdık çehrenin gazete manşetleri, beyanatları ve katıldıkları eylemlerde karşımıza emperyalist güç odaklarının maşası olarak çıkmaları işgal yıllarında olduğu gibi bizi yine arkadan hançerlemeleri.
Biz zor günlerde birleşen, destanlar yazan, dünyayı şaşırtan bir milletiz. Batılı devletlerin, din adamlarının bize yaptıkları bu haksız suçlamalar bizi üzse de her sabah yeni bir başlangıçtır diyerek güç ve azimle yeni ufuklara doğru koşarız. Biz insanı severiz, kimseyi inancı için suçlamayız, mazlumun yanında oluruz. Ülkemizi işgal için gelen askerlere bile su ve ekmek verebilen, bu toprakta ölenleri kendi evlatlarımız gibi toprağımıza kabul eden bir toplum olduğumuzu unutmayalım. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ruhu ile bakalım yarınlara
Fotoğraf: 2014 Haziran iran-Tahran Azadi Kültür Merkezinde verdiğim Güneş Ülke Anadolu konserimin finalinde teşekkür konuşması''.
filmle* dikkat çeken ve gülayın aşk şarkısında da karşımıza çıkan, iki güzel işle dikkat çeken ve gönüllere taht kuran, sonrasında da şevkle dinlenilen bestekar.
adını - lise yıllarımdı sanırım- halamın, satış elemanı kıza albümünün olup olmadığını sorarken kızın 'öyle biri mi var' söylemine karşılık halamın sinirlenmesiyle öğrendiğim sanatçıdır.
fazlo gibi ergenden çok daha iyi bir piyanisttir. tabii memleketimizde her boş beleş adam gibi gibi fazlo da overrated olunca mecburen tuluyhan gibi sanatçılar da underrated oluyor. olsun, bilen bilsin o da yeter. yoksa o da bilmiyor mu fazlo gibi sağa sola bok atarak gündeme gelmesini? fark burada işte...
Türkiye nin yetiştirdiği en önemli müzik adamlarından biridir. Eksi sözlükte otisabi tarafından başlatılan ve koyunluk psikolojisi peşi sıra karalayıcı entry girmeye gayret gösteren yazarların tamamı müzikten bi' haber olmakla birlikte, böylesine bir değerin bu şekilde yıpratılma çabalarını esefle izlemek dışında pek bir şey yapamıyoruz ne yazık ki.
Tekrar yineliyorum ki, bu ülkede kıymeti öldükten sonra anlaşılacak bir adam var sa, o da tuluyhan dır.
istanbul kanatlarımın altında müziğini 15 yıl sonra manga ile keşfedenlerin ve kıymetini yeni
anlayanların, bu adam için birkaç saatlerini ayırmalarının şart olduğunu düşünüyorum.
piyano çalarken mest olunur. hele ki istanbul kanatlarımın altında filmi için yaptığı istanbul adlı enstürümantel eseri vardır ki, dinlenesi ve bir daha dinlenesi bir parçadır.