işini adam gibi yapan, türkiye'yi yurtdışında en iyi temsil eden futbolcu. şu tugay tshirt i ile dolaşıp ellerinde türk bayrakları ile şarkı söyleyenler italyan veya ispanyol olsa yine normal karşılardım ama allah'ın kibirli ingilizlerine bile bunu yaptırabiliyorsan gerçekten başarın tavan yapmış olmalıdır.
türkiyeden ayrılırken medyamız tarafından yaşlandı, 2-3 yıla futbolu bırakır diyordu. ahanda türk medyasına kapak olsun. gitti aslanlar gibi 10 yıl oynadı, kaptanlık yaptı, adına marşlar yazdırdı. türk medyası sözüm sana sen git hala rivaldo'yu galatasaray a, batistuta'yı fenerbahçe ye transfer et...
yurtdışında ülkemizi en başarılı şekilde temsil eden futbolcudur. efendiliğiyle, futbol ahlakıyla, profesyonelliğiyle avrupalıyı da kendine hayran bırakmıştır.
hatta taraftarlar kendisine "tugay you are my turkish delight." diye beste yapmışlardır. o derece sevilir. lokum gibi.
bugün futbola veda eden, ederkende tribünler de binlerce kişinin kendisini alkışlamasını ve yüzlerine tugay maskesi takmalarını sağlamış olan futbolcu.
1970 yılında Trabzon'da doğan ancak futbola Galatasaray altyapısında başlayan, Mustafa Denizli önderliğindeki Galatasaray formasını ilk defa 1988 - 1989 yılında giyen futbolcumuz. O sezeon sadece bir maç oynayan 18 yaşındaki genç futbolcu bunu dert etmedi ve ağabeylerinden daha çok şey öğreneceğini bildiği için bekledi. Sabretmesini bilen Tugay ertesi sezondan itibaren yavaş yavaş ilk 11'e girmeye başladı ve performansıyla bu çocukta iş var dedirtti. 1992 - 1993 sezonunda daha 21 yaşında iken takım kaptanlığına getirilen Tugay, o tarihten itibaren sarı - kırmızılı formayı kolay kolay sırtından çıkarmadı. Ta ki, 2000 yılına kadar. Eski hocası Graeme Souness, kafayı Tugay'a takmıştı. Sezon ortasında istanbul'dan Rangers'a Galatasaray ile kazandığı 6 şampiyonluk ve 4 Türkiye Kupası ile uçan Tugay, hem bonservisi ile takımının oyuncu arkadaşlarına olan alacaklarının ödenmesini sağladı hem de Avrupa Hayalini gerçekleştirdi. Ancak yine de o sezon Galatasaray'ın onsuz UEFA şampiyonu olması Tugay'ın Avrupa hayalinin buruk başlamasına neden oldu. Ertesi sezon da rangers'ta oynayan Tugay, 2001 - 02 sezonu başında yine Souness'la beraber Blackburn'e gitti. Rangers'taki geçiş döneminden sonra Blackburn Rovers Tugay için adeta ikinci bir Galatasaray oldu. Bu takımda formayı sırtından çıkarmayan "Tugi", oynadığı futbol ve takım içindeki liderlik vasfıyla hem ekibin en saygıdeğer üyelerinden birisi oldu hem de taraftarın ve kulübün adeta bir sembolü haline geldi. Tugay bu sezon 38 yaşında olmasına rağmen tam 28 maçta forma giydi ve kendisine verilen sürede takımının en çalışkan isimlerinden biri oldu. Tugay 94 kez A milli oldu. Bu maçlarda 6 gol attı. Kariyerinde Galatasaray, Glasgow Rangers ve Blackburn Rovers olmak üzere 3 takımda forma giydi. Kulüp kariyerinde 12 kupa kaldırdı. Son forma giydiği Blackburn Rovers'ta 230 kez forma giydi. (Habertürk)
sezon sonunda blackburn forması ile jubilesini yapacak olan futbolucudur. orada geçirdiği süre boyunca taraftarın kalbinde önemli bir edinmeyi başarmıştır. blakburn rovers klubü giderayak kendisine çok sağlam bir jest yapmıştır.
yedek takıma gönderildiği haberi gerçek çıkmamıştır; zira son maç 90 dakika görev yapmıştır. ayrıca maçı 2-0 kazanarak da ligde kalmayı garantilemişlerdir.
insansan ne olursa olursa kişiliğini koruyacaksın parayı görüp şımarmak şöhreti yakalayıp artistik yapmak aciz insanların hareketleridir....
tugay kerimoğlu tam zıt bir kavram gerçekten bir Türk futbolcu dışarıda kendini bu kadar mı sevdirir, görev verildiği zaman görevini en iyi şekilde yapar mükemmel bir insan bir futbolcudur....
Türk'lerin gururudur.....
öncelikle premier ligden önce iskoçya ligi gibi türkiye liginden daha kötü bir lige ve o ligin sürekli şampiyon olan takımı rangers'a gidip, britanya kültürüne alışmış, bu nedenden premier league'de yıkılmamış, türkiye'ye gelmiş en iyi pasörlerdendir.
2002 dünya kupası elemelerinde, play-off'da avusturyayı 1-0 ve 5-0 yendiğimiz maçlardan, 1-0'lık olanda sanırım ilk maçtı, okan'a tam 45 metrelik bir pas atmış, bu top tam okan buruk'un ayağına gelmiş, okan'a sadece dokunmak kalmıştır. kötü oynadığımız bir maçta tek hareketle galip gelmişizdir. ayağına ne zaman top gelse, ergün penbe'de oldugu gibi rahatlatırdı, hiç zorlamaz, en akıllı yere pasını gönderir. uzaktan da deli vurur, hele böyle gelişine... daha ne olsun?
türkiye'de kalsa başarısız bir yorumcu olacakken, ingiltere'ye gitmesi ile birlikte yıldızı parlamış futbol adamıdır. türkiye süper ligi zor bir lig elbette burada yeterince başarılı olamaması anlaşılır bir durum, premier league gibi mahalli bir lig değil ne de olsa...
paul ince'nin kovulmasının ardından yardımcı hoca-oyuncu olarak göreve devam etme ihtimali daha da yükselen büyük adam. souness ile iyi aqnlaştıkları için onun hoca olarak yardımı çok daha büyük olur.
geleceğin milli takım teknik direktörü. entelektüel seviyesi de yüksektir.
genelde türk teknik direktörler alman ekolüne yakındır. üstüne türk ekolü de katmaktadırlar. ingiliz ekolü hakkaten farklıdır. 8 fark falan anladın sen onu. işte ingiliz ekolünden bir milli takım teknik direktörümüz olursa bal olur. şeker olur, şerbet olur. olur olur bal gibi olur
