Rolex kalitesi ve tecrübesiyle üretilen bir saat ve oldukça şık saatleri mevcut. iyi bir saati 4000$ civarında.
Gel gör ki marka o denli “rolex tarafından rolex alamayan fakirler için üretildi” diye bağırıyor ki, bütün cazibesini yitiriyor.
Ne bileyim, mesela swatch group’un her gelir grubu için çeşit çeşit markası var. Her biri isviçre markası logosu taşıyor, gayet kaliteli saatler ve hiçbirinde müşterisine “şunu alamayan için de bunu ürettik” hissi vadetmiyorlar.
Hamilton satın aldığında “longine alamayan” etiketiyle alım yapmıyorsun. Ne bileyim, orient aldığında “seiko senin neyine ibiş” gibi bir his yaşamıyorsun.
Ama tudor o denli bir rolex özlemine hizmet edecek şekilde üretilmiş ki, “amına koyim 4000 $ verip neden yetersizlik hissi satın alayım” diye düşündürüyor insanı.
Abi bir kere, diğer büyük grup altındaki markalar birbiriyle rekabet halinde. Mesela seiko orient’i satın aldığından beri markanın politikasına müdahale etmiyor. Keza swatch group’ta longine’in rado’nun, hamilton’ın vs ürün ve pazarlama politikaları kendine has. Piyasada birbirleriyle rekabet halindeler.
Ancak tudor (fiyatından bağımsız olarak) asla rolex’le rekabet edebilecek bir ürün/dizayn politikasına sahip değil. Öyle ki, rolex mağazasında kenarda öksüz çocuk gibi sergileniyor. Rolex’in o kibirli/klas duruşunun yanında sığıntı gibi. (Lüks saat piyasasında Dörtte bir fiyata rağmen kanada dışında en çok satıldığı bir ülke yok zaten)
Abi sal şu çocuğu da azıcık piyasa görsün, yüzü yırtılsın, o fiyat skalasındakilerle kendince bir rekabet geliştirsin!
Yok, kapı dışarı çıkmasın, rolex’e gücü yeten rolex alsın, onu da ben lûtfedersem ve 5-6 seneye sıra gelirse alsın, beklerken tudor alsın!
Yok yeaaa!
Millete sikiyle yoğurt yedirecek, onu da 4000 dolara yedirecek.