mehmed uzun un türkçeye ''sen'' adıyla çevrilen ve yazdığı ilk romanı.
geçmişin ikinci tekil şahısla (x-anlatıcı, ki bazı işkence sahnelerinde annenin yakarışları direk birinci ağızdan verilir, yani bu ikinci tekil şahıs anne olabilir), şimdiki sürecin de birinci tekil şahsın (ben-anlatıcı) ağzından anlatıldığı roman; bir gencin kürtçe şiir yazdığı için geceyarısı evinden alınıp dayaklarla, işkencelerle hapse götürülüşünü ve hapiste de aynı muameleler devam ederken, kahramanın orada başka siyasi tutuklularla tanışması ve sonrasında ise aydınlanma süreci ele alınıyor.
uzun'un ilk romanı olması hasebiyle baştan sona otobiyografik özellikler taşıdığını gördüğümüz kitapta (bu yüzden yayınlamadan yırtıp atması gerekirdi belki de) hiç şüphesiz romanın kahramanı mehmed uzun'un ta kendisi, yaşananlar da biraz kurguyla harmanlanmış uzun'un gençlik anılarıdır. gencin kuzeni ferit uzun, hoca dedikleri sarı hoca lakaplı ismail beşikçi ve amca da feqi hüseyin sağnıç'tır. 70'li yıllarda d.bakır cezaevi nde yaşanan gelişmeler hikayenin ana çerçevesini oluşturuyor.
amatörlüğün izlerinin çokça görüldüğü eserin asıl değerini ortaya koyan faktör kürtçe kaleme alınmış olmasıdır. türkçe çevirisini okuduğumdan dolayı dilini yadırgadığım ve basit bulduğum roman hakkında haklı bir eleştiri yapmak için orjinal metninden okumak gerekir kanımca. muhtemelen, modernleşmenin emekleme çağında olan kürtçenin, modernizmi çoktan eskiten dillere çevrildiğinde yitirdiği masumiyetidir bu basitlik. ne de olsa bir asırdır yasaklı olan bir dille yazılmış bu roman.
ayrıca uzun kendini görüş olarak ait hissettiği hümanizm konusunda da pek başarılı olduğu söylenemez. siyasi ve anti-egemen ideolojik fikirlerçok sert ve dolaysız olarak verilmiş, biz ve ötekiler safı hiçbir ayrıntıya girilmeden çok net ayırt edilmiş.
herşeye rağmen daha ilk eseri bu uzun'un ve alacağı daha uzun bir yol olacak önünde.