türkiye'deki batı ve/veya arap uşaklarının tsk'ya olan tavırlarının nedenidir. her türk asker doğar diye de bir cümle * vardır. bu ülkede yaşamak, türk olmak, türk silahlı kuvvetleri'ni sevmeyi ve onlara saygı duymayı gerektirir. tsk bu uşakların hayallerindeki irticai yönetime, amerika'nın tam denetimindeki yönetime engel olduğu için sevmezler. kimileri de fetullah ve ona benzerler tarafından yetiştirilip tsk'ya sızmaya ve içten çökertmeye de çalışırlar. (bkz: geldikleri gibi giderler)
tsk'yı sevmek ve saymak, darbeci olmakla denk tutulamaz.
bölücü terör örgütüne yardım ve yataklık ettiklerinden dolayı, doğuda köyleri yakılan insanların yaşadığı duygu. hemen bir geriye dönüş yapıyorum, adamın işi gücü yok da, dertsiz başına dert alıp, üstelik kendi toprağına gözünü dikmiş bir örgüte niye yardım etsin, muhakkak ki tehdit ediliyordur. yani noldu? kurunun yanında yaş da yanmış oldu. ilk duyduğumda bana da düzmece gibi geldi, hatta baya da tartışmıştık dost meclisinde ama bir zamanlar köy yakma hadisesinin olduğu birinci ağızdan duyduğum bir gerçek, hala var mı bilmem. hatta bu konu "filler ve çimen" adlı filmde de işlenmişti. neyse asıl konuya dönersek, 4+1 evimde, plazmada film keyfi yaşarken, yine de sözlerimi göt oğlanlarının yaptığı eylem olarak değiştiriyorum, ve büyük şehirlere göç ettirilmek zorunda kalan insanların dramını bir anda yok sayıyorum. ek olarak, türkiye'nin bulunduğu konum itibariyle, tc vatandaşlarının "pek de tsk'yı sevmiyorum" diyebilmesi hayli zordur. bu arada reklam bitmiş.
kimsenin devletin baskı aygıtlarından birini sevme zorunluluğu olmadığından, doğal bir haktır. birine, bi kurumu ya da kişiyi sevmek zorunda olduğunu söylemek faşizan bir söylemdir.
kimsenin bir kurumu, hatta bir ülkeyi sevmek gibi bir mecburiyeti yok tabi ki. sevmeyenler, nefret edenler, köstek olanlar çıkacaktır elbet. bu da bazı şeyleri ayıştıracaktır. bu coğrafya'nın klişenin ötesinde zor bir coğrafya olması vatanını seven insanları bana ne tsk'dan demekten alıkoyar. bir nevi turnusol kağıdıdır.