ordunun gücünün neye göre ölçüldüğünü bilmemekten kaynaklanan yanılgıdır.
ordunun gücü, en çok askeri, en kısa sürede, en iyi cepheye sürebilmek, çok sayıda nitelikli asker yetiştirebilmek, bu nitelikli askerlerin donanımını çok iyi yapmak ve bunları iyi kullanabilmekle ölçülür.
türk subayları, nato kisvesi altında pek çok o gelişmiş denilen ülkelere eğitim veriyorlar. türk ordusunun lojistik desteği dünyada'daki en iyi lojistik desteklerden biridir. cephe açımı, ve cepheye nakil olaylarında ise tatbikatlarda açık ara hep öndedir. nato tatbikatlarında elde edilen başarılardan bahsetmiyorum bile.
türk ordusunun en büyük eksiği teknolojidir. belirtilen güçlü ülkeler, kendilerine has teknolojileri oldukları için bazı kesimlerce güçlü görülür.
ama ordunun gücü sadece savaşta değil barışta da önemlidir.
doğrudur. yani yalan olduğu doğrudur. bu yalan adeta bir efsane haline gelmiş. halbuki askerliğini yapmış her aklı başında insanın türkiye'nin ilk 10 sıraya bile giremeyeceğini bilir.
belki sayı bakımından fazladır ama bu kesinlikle güçlü olduğu anlamına gelmez.
başlığı ve altına girilen entryleri okudukça hayretler içinde kaldım.
beni asıl hayretler içerisinde bırakan islami tandanstan yazan bazı arkadaşların da buna hak vermeleri. ne garip değil mi aynı tandansın büyük şairi mehmet akif ersoy;
diyorken, sadece tsk'ya leke sürmek için "hadi canım sen de ne 4'ü ilk 10'a bile giremez falan filan" tarzı yaklaşımlar ne garip. evet türk silahlı kuvvetleri'nin dünyanın 4. ordusu olduğu yalandır.
türk silahlı kuvvetleri dünyanın en kuvvetli ordusudur.
çünkü türk silahlı kuvvetleri mukaddesatı uğruna, değerleri uğruna canını bir çırpıda verebilecek türk milleti'nin ta kendisidir ve bunun topla tüfekle füzeyle uçakla ilgisi yoktur.
elinde adam gibi mühimmat ve silah olmadan, düzenli ordu haline dahi tam olarak giremeden; ingiltere, fransa, amerika, rusya, italya, yunanistan ve içteki azınlıklara karşı tam anlamıyla zafer kazanmış, hem de aynı anda hepsiyle savaşarak zafer kazanmış bir milletin ordusuna karşı yapılan büyük haksızlıktır.
türk milletinin kurduğu orduların genel kaderi yenilmezliktir. hatırlatmak gerekir ki; içteki gavatların aşağılama çabalarına karşın bütün dünya da bize ölmez türk derler.
türk milletinin ordusu her daim dünyanın en güçlü ordusudur.
her milletin savaş konusunda referansları vardır; hero lu mero lu film çeken çinli benim korkumdan çin seddini yaptıysa, poposundan alevler saçan japon benim kurduğum ablukayı bozan fırtınayı kamikaze diye kutsadıysa, dünyanın en büyük imparatorluğu roma için papa attila nın ayaklarına kapandıysa, o efsanevi yunan savaşçıları etekleriyle var gücüyle anadoluyu boşalttıysa bir durun! mevzu şimdiye kadar amerikan filmlerinde seyrettiğimiz gibi değilmiş demek.
hepsinde ama hepsinde; karşı taraftan daha az, daha güçsüzdük.
sen son yüzyıl da peydah olan batının medeniyetine özeniyorsun ama, senin istiklal marşında şu satır var ey gafilin önde gideni; garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
direniş ruhunu kaybetmiş bünyelerin ürettiği safsatalardır efenim. türk ordusunun silah ekipmanı ve donanımı ilk onda olabilir fakat mukavemet gücüyle tartışmasız birincidir. zamanın birinci denilen, güneşi batmayan devletlerinin ordularını, ikinci denilen fransız ordularını bozguna uğratabilmiş bir ordu hakkında atılıp tutulduğunun farkına varılması gerekir.
ordunun tanımını ve sınıflarına ayırarak, bu konu üzerinde iyi eğitimli uzmanlaşmış profesyonel ve yürekli asker olduğu düşünülürse iddia olmadığını hemen idrak edebileceğiniz bir durumdur. ne kadar iyi teknolojiniz olursa olsun iş gene insanda biter. nato bm tatbikatlarında eğitimi ve cesareti ile şu ana kadar derece ve madalya almadan dönmemiş bir orduya sahibiz. güçlü orduya sahip ülkeler olarak bahsedilen ülkelerin parlak subayları gelip bizim harp akademilerinde eğitim görüyor. güçlü ordular ancak bunu yapabilir. türk silahlı kuvvetleri bulunduğu coğrafyanın en güçlüsüdür, yürek olarak da birincidir diyebilirim. teknoloji ve eskimiş ekipman konusundaki eksikliklerin giderilmesi, bu derecelendirmenin şu an yapılıyor olmasının, kuşkucu veya güvensiz yorumların tek sebebidir. gerekli teknoloji ve ekipmanın sağlanması siyasi bir strateji ve beceridir. buna sahip olmamanız için uğraşmakta ve çaba sarfetmektedirler. aksi takdirde şu an neden birinci olamadığını konuşuyor olurduk. ekipman ve teknolojinin yenilenme süreci ise bu ülkede ancak siyasi olarak kişilikli, tam bağımsız ve borçsuz bir türkiye ile gerçekleşebilir. şu anda zor görünen bu durum gelecekte umarım gerçekleşecektir.
edit: iddia veya gerçek olarak bakılan bu duruma yapılmış yorumların askerliğini yapmış bireyler tarafından yazılmış olarak düşünüldüğünde, sabahtan akşama mıntıka temizliği yapan bir yazarla, komando olarak ayağının altı 4 kere deri değiştirmiş bir yazarın yorumu tabi ki farklı olacaktır. birinin gördüğü ve yaşadığı ile diğerinin gördüğü ve yaşadığı apayrıdır. yorum bu nedenle duygusal olabilir. diğer taraftan bu derecelendirmenin koşullarını ve standartlarını iyi belirlemek gerekir.
güç olayını sınıflandırırsak, 1 veya 2 dalda oskarı biz alırız.totalize edilmiş olarak ele aldığımızda, alanın elinde patlayacak kadar mantar bir askeri güzümüz var.evet askeriyemiz sonbahardadır.bahar gelene kadar büyük bir fırtına olmayacağını kestirebilmek tek tesellimdir. zira günümüz askeriyesi,asayiş olaylarına yetişememktedir.olası bir dünya savaşında kullanılacak silah ve teknoloji nükleer olacaktır.(kıyamet)
en güçlü ordu olmamız bile bizim için pek birşey ifade etmez.
''yurtta sulh,cihanda sulh'' denmiş olay kapanmıştır.
ve son olarakta şunu söylemek isterim ki;
askerden yeni gelmiş biri olarak, askerlik, bir ekmek kapısı olup,canını, kanını, seve seve vatan uğruna feda edecek potansiyelinde,umutları tükenmektedir.sorgulamak, eleştirmek, baş kaldırmak, askerliğin ruhiyatına terstir.tsk kendi içinde bölünmüş,inancını yitirmiştir.