muhafazakarım ben...
hep paris'i haksız buldum şimdiye dek.
kınadım, hakaretler ettim.
meğer paris haklıymış.
zavallıymış paris, çaresiz.
çünkü spartalı helen'i kim görse aynı şeyi yapardı...
üzülmüştüm hektor'un ölümüne hep,
meğer boşa ölmemiş o yiğit. truvalı helen için ölmüş.
hiçbiri boşa ölmemiş.
ne sarpedon, ne akhilleus... afrodit bile onu kıskandığı için sebep olmuş ya buna zaten.
en çok da penthesileia'ya üzülmüştüm.
bir helen için fazla mıydı bunlar?
bir helen için truva yıkılmıştı.
bir medeniyet yokolmuştu,
bir truva ne ki?
bin truva feda olsun helen'e...
bin medeniyet feda olsun o güzelliğe.
meğer paris haklıymış. homeros bilerek yanlış yazmış.
çünkü helen'i en başta o kıskanmış.
siz görmediniz, tanımadınız helen'i.
kınadık onu binyıllar boyunca ama,
meğer paris çok haklıymış...
amerikalı tarihçi yazar richard shenkman'ın legends,lies&cherished myths of world history adlı kitabına göre olmamış bir savaştır. bununla beraber helen adlı kraliçe ve homeros olarak bildiğimiz birinin yaşayıp yaşamadığı kesin değildir. şöyle devam ediyor kitapta :
" truva'nın bir zamanlar var olduğu doğrudur. xıx.yy'da ve xx.yy'ın başlarında yapılan arkeolojik kazılarda birbiri üstüne yığılı en az dokuz truva bulunmuştur. ancak truva ile yunanlılar arasında helen adında güzel bir kraliçe, kocaman bir tahta at, veya achilleus topuğu yüzünden güçsüz düşen bir kahraman bulunduğuna dair herhangi bir kanıt yoktur. yunanlılarla truvalıların şu veya bu zamanda birbirleriyle savaşmış olmaları mümkündür. ne de olsa, onlar da insandı. ve truvalıların kentlerinin çevresine yüksek duvarlar dikmelerinin de bir nedeni olacaktır. ancak bu duvarların çevresine büyük bir ordunun, hele söylendiği gibi 110 bin kişilik bir yunan ordusunun yerleştiği konusunda elde hiçbir kayıt yoktur. zaten hikayenin büyük bir kısmı inanılır gibi değildir. savaşın on yıl sürmesi akıl almaz; ordu disiplini o kadar uzun süre sağlanamazdı. (zamanın savaşlarının birkaç aydan fazla sürmediği bilinmektedir) kimse yunanlı askerlerin, başlarında yunanlı krallarıyla o kadar süre kumsalda kamp kurduklarına inanmaz. helen hikayesi -sözde bir truva prensine kaçmıştı da, yunanlılar onu geri almak için savaşa girmişlerdi- hoşnut ama kanıtsızdır. dünya tarihinde uzman olan fitz roy raglan, tarihte bir kraliçenin yabancı bir prensle veya herhangi biriyle kaçtığı konusunda bir olaya rastlamadığını bildirmiştir. ayrıca helen'in yaşayıp yaşamadığı da bilinmemektedir. bunun için kuşkusuz geleneklere göre güzelliği bin gemiyi denize indirten kadının gerçekten yaşadığı ve gerçekten kraliçe olduğu söylenmektedir. ama yine efsaneye göre helen, zeus'un kızıydı ve bir kuğu yumurtasından çıkmıştı".
tatmin olmadıysanız devam ediyor :
"truva atı hikayesini de doğrulayan bir şey yoktur. truva kazılarında ortaya çıkan binlerce nesne arasında büyük tahta bir atın varlığı akla getirilebilecek bir şey bulunamamıştır. truva hikayesinin doğruluğunda ısrar edenler bazı ayrıntıların desteksiz veya inanılmaz olmasını önemsiz kabul etmektedirler. önemli olan inanılabilir ayrıntılardır. ancak bu yöntemle herhangi bir şiir tarihi bakımından gerçek olarak kabul edilebilir. şiirde bir iki gerçek insan adının yer alması, şiirin gerçek bir konuyu anlatıyor olması demek değildir. oysa homeros'un epik şiiri yandaşları bu tür savlar ileri sürmüşlerdir".
"toukidies, truva hikayesinin gerçek olduğuna inanıyordu. ancak toukidies sözde savaştan sekiz yüz yıl sonra yaşamıştı ve doğruluğunu garanti edecek durumda değildi. herhalde o da doğru olduğuna inanmak istemiştir".
"hikaye homeros'a atfedilmişse de, onun kim olduğunu, nerede yaşadığını, gerçekten var olup olmadığını ve truva'nın bu eski tarihi hakkında güvenilebilir bilgileri nasıl elde edebildiğini bilen yoktur. eğer yaşamışsa, bu mö. vııı.-ıx.yy'da olacaktır ki, bu da anlattığı savaştan dört yüz yıl sonradır. büyük bir olasılıkla biz bugün truva hakkında homeros'tan daha çok şey bilmekteyiz".
"hikayenin yüzyıllar boyunca büyük bir ölçüde değişikliğe uğramadan kulaktan kulağa aktarılmış olması mümkündür. eski sözlü gelenek günlerinde insanların bugünkünden daha iyi bellekleri vardı. ancak yunanlılar, geçmişlerinde çok daha önemli şeyler olmuşken neden truva'yla bir savaşı kutlamaya kalkmış olabilirler ki"?
"sonuçta elimizde hiç yaşamamış olabilecek bir insanın belki de hiç var olmamış bir savaş hakkında yazdığı şiiri vardır".
her ne kadar sebebi helen gibi gözükse de troya şehrinin o dönem gözde bir ticaret merkezi olması ve hazinesinin çok iyi durumda olması sebebiyle despot, diktatör, açgözlü, hayvan herif, büyük kumandan agamemnon'un iştahını kabartmış şehir olan troya'ya açtığı savaştır. helen sadece elle tutulur gözle görülür bir bahane olarak sunulmuştur.
antik çağda geçen savaş. truva prensi paris (aleksandros) güzeller güzeli helena'yı *kaçırır. bağlılık yemini nedeniyle irili ufaklı bütün yunan şehir devletleri birleşerek truvayı kuşattır. savaş 10 küsür yıl sürer ve truva atı sayesinde kent düşer. hikaye homeros'un anlatımı ile kuşaklar boyunca anılmıştır.
mitolojiyi bir yana bırakırsak, günümüzde yapılan arkeolojik çalışmalar, bir truva şavaşının yaşandığını doğrular. savaş romatik bir nedenle değil mykenai' krallığının boğazlardaki ticareti ele geçirmek istemesiyle çıkmış olabilir*. bilinen kayıtlara göre truva şehri bir tepe üzerindedir ve olukça büyük surlarala çevrilidir. mevcut teknolojinin o surları o devirde yıkması neredeyse imkansızdır. büyük ihtimalle yaşanan bir deprem veya benzeri bir felaket kentin düşmesine sebep olmuştur. zaten yunalılarda truva atı efsanesi ile kenti bilek hakkı ile almadıklarını kabul ederler.
bu savaşın asıl mimarı ithakanın kızıl saçlı, solak kralı odysseus 'tur, truva savaşına dair her şeyin sebebi bu adamdır. hatta agamemnon ve achilleus arasında kırgınlık olmamasına karşın bunun böyle gösterilmesini isteyende odysseustur. achilleus'un yunan safından ayrılmış gibi görünmesi sonucu, truvalıların bunu fırsat bilip üzerlerine geleceğini düşünen odysseus, hemen achilleus ve agamemnon kavga etti, achilleus artık savaşmıyor diye haber gönderir. bu durum öylesine inandırıcı olmuştur ki bugun bile tarihçilerin agamemnon ve achilleus'un kavgalı olduğunu düşünmesine sebep olmuştur. hatta filmlere bile bu şekilde geçmiştir.
agamemnon, kendilerini truva saflarına götürecek rüzgarın esmesi için kızını kurban etmek zorunda kalmıştır, achilleus ise agamemnon'un 6-7 yaşlarında ki bu kızıyla sözlüydü, ancak o dönemin rahipleri ve toplumun görüşü agamemnon'un kızı iphigenia'nın kurban edilmesinden yanaydı, işte agamemnon'un, achilleus ile tek kavgası yalnızca bu dönemde olmuştur. bu yuzden achilleus, bir dönem kız kılığına girerek bir sarayda saklanmıştır, yine onu tanıyıp ve yerini tespit eden odysseus'tur. bu yuzdendir ki, achilleus odysseus'u hayatı boyunca pek sevmezdi, yine achilleus'un amcasının oğlu aineas(bugunku romanın ilk temelini atacak olan kişi) bile odysseus'un sayesinde savaşmak zorunda kalmıştır. achilleus, paris tarafından vurulduktan sonra, ahilleus'un oğlu neoptalemus'u savaş çağıran ve büyükbası peleus'u(achilleus'un babası) ikna eden yine odysseus'tur.
truva'nın yıkılmasına neden olan tahta at fikride odysseus'un kurnaz planlarından biridir. herkes kendine savaşçı bir ordu seçerken odysseus kendisine ajanlardan oluşan bir birlik oluşturmuştu ve yine bu dönemlerde tarihte ilk ajanlık çalışmasını başlatacak olan odysseus, bir takım casuslarla sürekli truva saflarını denetlemiştir, tarihteki ilk ajan olarak bilinen sinon, odysseus'un tahta fikrini değerlendirerek ileri sürdüğü yunan casuslarındandır. truva kralı priamos'u sinon'un usta dili ve inandırıcılığı sayesinde kandırmıştır.
bu savaş kazanıldıktan sonra yaklaşık on yılı denizlerde geçen odysseus'un sürüvenleri, homeros'un ünlü kaleminden ''odysseia'' destanında ayrıntılarıyla anlatılmıştır. aslınla kendi döneminde agamemnon'dan sonra gelen en önemli ikinci adam olmasına karşın pekde sevilmezdi, çünkü o dönemde şeytan'a ait her türlü işareti taşıyordu, solaktı ve en önemlisi kızıl saçlıydı. hatta babasının kral olmadığı, annesinin evlilik dışı girdiği bir ilişkiden ötürü dünya ya geldiği bile söyleniyordu. günümüz tarihinde çokda popüler olmasada hiçte azımsanmayacak kadar önemli bir kişiydi odysseus...çünkü truva zaferinin arkasında asıl adamdı.
nedeni olarak, üç güzellerin* thetis'le peleus'un düğününde nifak tanrısı eris'in düğün sofrasına attığı, üzerinde "en güzele" yazılı elmaya aynı anda uzanıp tartışmasından başlayarak, zeus'un kararsızlığı ve paris'in aphrodite'yi en güzel seçmesi sonucunda helene'yi troia'ya kaçırması olarak gösterilir. oysa neden görünenin aksine ekonomiktir. anadolu yarımadası'nın kuzeybatı köşesinde, troas ülkesindeki kültürel ve ekonomik gelişme çevre ulusları, en çok da akhalıları tedirgin etmiştir.
-alp arslan malazgirt de bizans ı yenince romen diyojen e (kendisine esir düşmüştür)intikamımızı aldık der.
-Attila aynı şekilde doğu roma üstüne yürüyüp vergiye bağlayınca aynı sözü söyler.
-fatih sultan mehmet istanbul u alınca papa ya yazdığı mektupta"truva nın intikamını aldık" der.
-mustafa kemal atatürk(ruhu şad olsun)Yunanları denize dönünce"hector un öcünü aldık" der.