Eskiden çok eskiden, * televizyonun evlere girdiği ilk yıllarda malum tek kanal trt idi. insanlar evlerine misafir ettikleri televizyonlarda yayın bugünkü gibi 7/24değil belirli saatlerde yapılmakta geriye kalan zamanlarda karıncalı olmaktaymış. O vakitler insanlar öyle yabancı ki; televizyona ve trt'ye biri gelip;
Sonra zaman geçmiş trt, sanat müziği ve halk müziğiyayınlarına başlamış. O zaman televizyonda arabesk müzik yasakmış. Çünkü türk ezgileri değil arap ezgileri taşımaktaymış. Bayram-seyran haricinde bizim Orhan baba, müslüm baba televizyona çıkmazmış. Çıktığında da; put gibi * 2 şarkı söyler geçermiş. Bülent Ersoy gibi cinsiyeti belirli olmayan sanatçılarımız da halka kötü örnek olmasın diye çıkarılmazmış tv'ye (pembe nüfus cüzdanı alana kadar böyleymiş.) Hatta ve hatta barış manço'ya ait; öf deme püf de adlı pop şarkısında da kullanılan bir enstrüman türk halk müziğine ait olduğundan o şarkı da çalınmazmış. Yasaklıymış.
Tek bir amaç varmış; türk halkının yapısını bozmamak. Ne derece başarılı oldukları tartışılır ancak bugün fazıl say'ın söyledikleri için haksızlık edenler dün de bu gerçeğin bilincinde idiler.
zor iştir! aynı zamanda alışılagelmişin de dışındadır o'nun durumu.
dünyanın, yaşayan en iyi on piyanistinden biri olup ülkesinde müslüm gürses'in onda biri kadar 'cd' satamamak ve bunu kabullenebilmek, gerçekten zor iştir! mevzu, tümüyle para mevzusu da değil. düşünsenize; dünyanın saygın sanatçılarından biri olarak ülkenizde avusturya'da satılandan daha az cd'niz satılıyor. bu sizi üzmez mi hiç!
- içerisinde bulunduğu ruh halini ve bunun dışa-vurumunu bir de o'nun penceresinden değerlendirmek gerek.