Rock, metal, jazz, progressive biraz da synth rock shoegazing tutkunu sanırdım kendimi bu tarzı dinleyene kadar.
Trip hop icinde bunların hepsini bulunduran bir mucizemmiş meğer. Dinleyin dinletin!
Funk jazz soul hip hop electronica rock R&b
nerdeyse çoğu müziği içinde barındıran kendine özgü şarkıların olduğu ve sizi Dinledikçe kendine hapseden, gün boyu doz almadan bırakmayan harika müzik türü.
Portishead
Massive attack
Tricky
Björk
Geoff barrow
Daddy g
Bu türün güzel örneklerinden birkaçını barındırır.
90'lı yılların son çeyreğinde elektronik müziğin bile şekil almadığı zamanlarda ortaya çıkan hip hop davullu elektronik müzik temelli müzik türüdür. dans ettirir, ağlatır, üzer ama onsuz da yapamayacağınız bir müzik türüdür.
günümüzde portishead, massive attack ve björk bu tarzın dünya çapındaki en önemli temsilcileridir.
ülkemizde ise umay umay, ceylan ertem ve 123 gibi grupların icra ettiği bir türdür. trip hop tarzı ile alakalı yurt dışında birçok web sitesi varken ülkemizde ne yazık ki haber kaynağı bulmak oldukça zor.
4 ay önce açılan ve her gün güncel ve ilginç haberlerle karşımıza çıkan http://www.triphopturkiye.com 'u saymazsak tabi
hiçbir müzik tarzına benzemez ve kendine özgün öğeler barındırmaz. sadece içselliği aktardığı için çok revaçta olmamasına rağmen dünyadaki en özgün müzik türlerinden biridir. ucu bucağı yoktur aksak ritmlerle bambaşka yerlere götürür.
ülkemizde yillar evvel gökhan kırdar bir trip hop albumu çikiarmisti, adi da trip'di. hah iste turun cok guzel bir ornegiydi. yil sanirim 1996\97 olmali. maalesef ilk ve son defa boyle bir album cikti uunutulmuş ve yalniz ulkemde...
...korkuna son ver, hayat senindir, cenneti kendin yaratmalisin...
şeklinde sozleri vardi albumun cikis sarkisi olan susma'nin.
çok depresif bir albumdur. halen dinlememis olankarin fizan'a gidip bulmasi gerekir.
evet, bizim bildiğimiz gökhan kırdar; kurtlar vadisi muzikleri ve yerine sevemem gibi bir hit şarkisi olan abimizin deneysel projesiydi bu.
Bir dinlemeye başladın mı bırakamıyorsun. Benim gibi sıkı bir metal dinleyicisini bile kendine adapte etmiş durumda, oysa ben slow müziği sıkıldığımdan dinleyemezdim. Lovage ile triphop seruvenime başlamış bulunmaktayım.
dünyanın en güzel müziğidir. genellikle kuzey ülkelerinden çıkan gruplardan dinlenebilir. özellikle ise, müzik konusunda havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez, aşmış insanların varolduğu ingiltere ve ingiltere'de de özellikle bristol'den elemanlar güzel icra ederler bu türü. ana vatanı da orasıdır zaten. neyse.
portishead ve massive attack'ın harikalar yarattığı düşük tempo müzik türü.
portishead'in canlı orkestra eşliğinde seslendirdiği şarkılar, "hatun ne söylüyor bea" ve "orkestra ne çalıyor bea" tepkileri eşliğinde insanı kendinden geçirir.
Önceleri electronica alt türü olarak düşünülse de, downtemponun electronicaya kardeş olarak doğurduğu yeni tür chill-out(çilaut) ortaya çıkınca, chill-out alt türü olarak benimsenmiş; bristol sound'a bulanmış uk hip-hop'ın enstrümantal hip-hop'a dönüştürülerek buna reggaa, electronica ve jazz'ın belirli sınırlar içinde değişken düzeylerde eklenmesi suretiyle elde edilmiş lounge müziğin 20li yaşlardaki bir türüdür. diğer chill-out türleri ambient ve ethereal ile teorikteki farkı; trip-hop'ta güçlü beatler olması, ambient'in trip-hop'un beatsiz ve insan sesi olmayan hali oluşu, ethereal'ın ise ambient'e enstrümantal insan seslerinin eşlik ediyor olmasıdır.
1991 yılında massive attack, blue lines albümünü yaptığında; bu albümü kategorize edemeyen eleştirmenlerce bu albümün türünü tanımlamak üzere verilmiştir. Türün yaratıcısının tricky olduğu söylense de bu kişinin dj shadow olması çok daha muhtemeldir. 1995-96 sonrası yapılan trip-hop'a ise post trip-hop denir. Aradaki fark massive attack - safe from harm ile kıyaslanarak rahatlıkla bulunabilir.
Ayrıca bristol sound denilen, bristol'ün yağmurlu havasının karamsarlığının müzikal ifadesiyle karakterize bir müzik türü olması ve hüzünlü olması sebebiyle, insanın yüreğini burkan şarkılarla ünlü bir türdür. Özellikle belçikalı grup hooverphonic'in eclectic trip-hop''unu dinlemeden önce, insanın bir kaç kez daha düşünmesi gerekir.
(bkz: teardrop)*
(bkz: black milk)*
(bkz: roads)*
(bkz: plus profond)*
(bkz: eden)*
(bkz: sometimes)*
(bkz: mindstalking)*
(bkz: gabriel)*
biraz daha deneysel bir trip-hop üzüntüsü içinse tek yol archive'dan geçmektedir.
(bkz: again)
(bkz: lights)
Ancak trip-hop ve downtempo için daima geçerli bir kural varsa, o da özellikle bayan vokalli polonyalı grupların kötü çıkma olasılığının olmamasıdır. O yüzden polonyalı, trip-hop içeren downtempo gruplarının hepsi, bir trip-hop sever için kaçırılmaz gruplardır.
(bkz: hidden door)
(bkz: muzykoterapia)
(bkz: flykkiller)
(bkz: mikromusic)
(bkz: öszibarack)
(bkz: quantifier)
(bkz: digit-all-love)
(bkz: miloopa)
emancipator, flying lotus gibi müzisyenlerin ve grupların da türe kısmen de olsa dahil edilebildiklerini belirtmek gerekir.
Ayrıca zaten içinde yeterince jazz barındıran trip-hop'a biraz daha jazz veya jazz alt türlerinden soul'U ya da funk'ı eklerseniz, artık acid-jazz karasularında yüzen bir downtempo elde edersiniz. en güzel örneği için (bkz: bitter:sweet)
Türk örnekleri için; aylin aslım'ın ilk albümü gel-git'i ya da ahh şarkısını incelemekte de herhangi bir sakınca yoktur. Aynı şekilde ilhan Erşahin'in Wax Poetic'inden technologie'ye de mutlaka bakmak gerekir. plüton! gibi çok bilinmeyen kaliteli trip-hop gruplarımızın olduğu da ayrı bir gerçektir.
uyuşturucu müziği olarak da adlandırılabilir. alkollüyken de çok iyi olur. bir de sevişirken dinlersen de olur. hepsi bi arada olunca olursa, olsaydı. dinlemeli.
içinde caz var, blues var, hafiften de rock. üzerine de düşük bmp ler ve elektronik müzik. müptelası oluyor insan. mesela massive attack, yaptıkları müziğin insanları uyuşturucudan uzak tutmak gibi bir amacı olduğunu söylermiş. jay jay johanson ise sadece müzikle, alkol bile olmadan insanları yükseltebilmeyi hedefliyormuş. gerçi bir gerçek var, bu müziği yapanlar çok değil diğer türlerde olduğu kadar. ama bir gerçek daha var, bu müziği yapanların arasında boş adam yok diğer türlerde olduğu kadar. müziği yapanlar kendini dinlettiriyor, çizgiyi koruyor, hem eskiden gelen geleneksel bir yanı var, ahşap ve cila kokusu gibi, hem de geleceğe giden bir yanı var, gümüşi ve parlak.
trip hop dinlemeyen bi insandım. sonra bi gün portishead'in third albümünün kapağına böyle sapık gibi daldım bi on dakika, o zamandan beri trip hop dinleyeyim diyodum işte. sonra bugün, integral çözmeden önce last.fm sağolsun bi bakayım dedim nasıl bi şeymiş, bissürü müzik blogundan birinin grup radyosuna tıkladım, iki saat geçiverdi efendim. ders çalışma müziğiymiş meğer bu meret! dünyanın en yüzeysel tespiti oldu evet, ve belki türü sevenleri kızdırabilirim, ama harbiden ben bu kadar verimli çalıştığımı hatırlamıyorum. hem güzel de.
aynı anda hem tribe sokup hem hop'latan bir tür. hem neşe hem keder. hem güldüren hem ağlatan. hem umut hem yılgınlık. hem isyan hem biat. uzun lafı kısası; birbirine zıt tüm duyguları aşure kıvamında servis eden bir müzik türü.
insanı bulutların uzerine cıkaran ve oralarda hic bilmedigi yerlere teker teker,zevkini cıkara cıkara goturen muzik turudur.. bir kere dinledin mi kopamazsın, kendini kaptırdıkca kaptırır, yerinde duramazsın..
