tribün çocukları,aynı zamanda sözde taraftarla harbi taraftar ayrımını çok iyi yapabilir. sağda solda sallayanlara "öyle diyorsun da deplasmanlarda hiç görmüyoruz nedense sizi" ne ayak deme şansları vardır. bilet bulunamadiği için rakip takım tribününe girilmiş bir günde herkes birbirini tanır, kardeşten de ileri bir yakınlık vardır o anlarda. frenleri tutmayan otobüslerde kilometreler gidip, tesisten patlatılan ekmekleri birbirleriyle bölüşmüşlükleri vardır ha bunun dışında fırlamalar, serseriler yok mudur? vardır bu kişileri tribün çocukları tabirinden ayırt etmek gereklidir.
hayatının önceliği ne anaları, ne babaları, ne de manitalarıdır... sadece ve sadece tuttukları takımdır. mesafe ayırt etmeksizin her deplasmana giderler, takımları neredeyse onlarda oradadır. sadece türkiye'de değil, futbol kültürünün oldğu her ülkede bulunurlar. saçına bir ton jöle sürüp '' kanki bu gece kopuyor muyuz'' muhabbeti yapan organizmalardan daha makbuldür.
maç esnasında bütün sıkıntılarını unutur, hayatı boyunca tuttuğu takımla bir yaşar. tek hedefi takımını desteklemektir. karıdan kızdan geçmiş, tribünü seçmiştir.
özellikle maç günleri herşeyi bir kenara bırakıp gönül verdiği renklerin peşinden koşan kişidir.
ergenlik yaşlarında başlayıp kiminde evlenene kadar sürebilir.
takımı için deplasmana giden o yolda yapılan muhabbetleri ezberlemiş olan ve bilmediği beste olmayan kişidir.ayrıca takımı için yola çıktığında gözü kararan ölümü bile göze alan , kız arkadaş ve ailesini bile erteleyen kişiliktir.