Küçüğüm de çok da küçük sayılmam 7-8 yaşlarım hayatın anlamını kavramaya uğraştığım ama ellerimin küçük geldiği seneler her neyse istanbul'a gelmişiz trendeyiz galiba banliyö treniydi ben vagonun bir ucundan diğerine insanoğlunun anatomisine dair deneyler yapmak için koştuğum bir zamanlar annem kolumdan tutup koltuğa fırlattı bir hamleyle. Annem diye demiyorum o zamanlar batı alman gülle takımı kadınlarına taş çıkartan bir güce sahipti ya da bana öyle geliyordu. Ben de deneyi yarım kalan her bilim insanı gibi anneme cemkirmeye başladım. Dışarıda olsak ne halin varsa gör derdi ama kapalı yerdeyiz burada kadınların elalem ne der derdi de başlıyor. Karşımızda oturan hanımefendiyi göstererek bak teyze çok kızıyor yapma dedi. Kadınla muhabbeti orada açtı annem. Ben bilim insanının deneylerini engelleyen bu yobaz kadın henüz kaslarım tam gelişmediği için beni döver diye kenarı pısmış kedi yavrusu gibi dışarıyı seyrediyordum ama bir kulağımı düşmanıma vermiştim. Kadın psikolog muymuş pedagog muymuş üniversitenin birinde hocaymış artık doc mu prof mu asistan da bizi kandırıyor mu bilemem. Neyse orada kadın bir başladı nasihat etmeye arada anneme dönüyor şöyle davranmayın böyle yapmayın bana bir şeyler diyor kulak asmamaya çalışıyorum ama yerde hali deseni de yok ki kaçışım olsun. Anneler teyzeler halalar ben yandım çocuğunuzun başını yakmayin. Bir bilene denk gelir sizi de rezil eder çocuğunuzu da.