gidilecek yol, itina ile uzatılmak ve işkenceye dönüştürülmek isteniyorsa tercih edilebilecek ulaşım şekli. Bir de sırf macera olsun diye bu yolculuğu seçip, 9 saatlik yolu 1 ileri 2 geri 17 saatte giden akıllılar * vardır ki onlara hala herhangi bir sıfat bulunamamıştır...
haydarpaşaya gelirsiniz,melankolik bir yolculuğa hazır bir bünyeyle.tren kalktıktan en fazla on dakika sonra a.g trenininde,rayınında dersiniz.ama yolculuğun sonuna kadar trenden atlamaya maçanız yemez.ve dönüşte skseler binmezsiniz trene..
numaralı koltuklarda ve yanınızda yolda tüketebileceğiniz şeyler eşliğinde gayet hoş bir yolculuk olabilir.
koltukları otobüsten daha geniş ve daha konforludur. kliması yoktur ama yazları pencereler açılıp serin serin eser, kışın ise kalabalıktan dolayı vagon sıcacık olur.
eh yanısıra, sigara, bira içebilme özgürlüğü ve tuvalete istenilen sıklıkta girilebilme özgürlüğü ise tadından yenmeyen yanlarıdır...
ek olarak, tren yolculuğu karayolları yolculuğundan daha güvenlidir.
en güvenli ve keyifli yolculuk şekli. hele o ses ve tren de kitap okumak bu arada cam yarıdan açık olmalı rüzgar girmeli içeriye ki saçların dağılmalı. sen camdan dışarı bakarken ağlamalısın.
ucuz, rahat, hatta şimdiler de konforlu yolculuklar için en idealidir tren. kompartmanlara çay kahve de getiriyorlar artık. *
eğer uzun bir yolculuksa yapacağınız **** yanınızda olması gereken metalar;
1 adet leman
1 adet level
1 ila 5 arası gazete/bulmaca
1-2 tane bisküvi ( 2-3 olması tercih edilir kahvaltı için. trenin içinde son derece kazıktır)
1 cips (şöyle büyük aile boyu)
1 adet mp3 çalar/ipod
1 adet göz perdesi* (gece yolculuk ediliyorsa; ışıkları söndürmüyorlar)
1 adet kitap
1-2 yedek pil (mp3 çalar yada ipod için)
sanırım 9,5 saatlik yolculuk için bunlar yeterli olacak.
ve abartı bulanlar için yalnız başına uzun bir tren yolculuğu öneririm eminim onlar benden daha kalabalık bir liste çıkaracaklardır.
pek ilgilendirmiyor beni nerelerde kesiştiği, bana değmediği net.
yanımda götürdüklerim, götüreceklerimin de önemi yok. ya da kaç kişi kaza yapmışsa yapmış. kaç kişi sana bakıp seni görebilmiş anlamsız tren yolculuklarında onu da bilmiyorum.
bildiğim tek şey var bizim evden size tren yok. beni kapının önünde hiçbir durak indirmiyor malesef. başka yüzlere de tahammülüm yok. heveslere doyduk sanki. artık yeter ki..
ki ki ki..
her şeye rağmen gülümseyen şapşal suratlarımız çok çekici kabul et.
saçlarını okşamak istiyorum tren yolculuklarında
ne bileyim, ellerinin sayfaları çevirişi gibi ellerim değsin istiyorum saçlarına; o kadar narin olamayabilirim ama sakıncası da yok.
perşembeleri sevmeyişimin de bir anlamı yok.
ne kadar aptallaştığını görür gibiyim.
gelsene bir perşembe günü
şarkılar söylemeliyim.
tıngır mıngır sallanışı vapuru anımsattığından sevdiğim yolculuktur. Tırsak bir insan olmanın getirdiği dezavantajlar yüzünden sürekli tedirgin tedirgin oturmak ise bu yolculuğu mahveder. pislik gaspçıların hepsi ölsün de, ağız tadıyla yolculuklar sürsün.
sabah gün ağırırken çay ile sigaraların tüttürüldüğü o ilk anlar herkes uykuda fakat ayakta sen ve can yoldaşın.
-nasıl geçecek acaba gün
-siktiret biz oturduk çay içtik ya şöyle beraber
-değil mi ya
-polatlıya da gelmişiz
-güneş doğacak birazdan
-öyle
-
-
- bize iki çay daha
-
-
sigaralar çaylar içilir yeni bir gün başlıyordur ve yanında, can yoldaşın ismetin...
iyi ki yaptık.
iyi ki yaptım.
sabah serinliği iyidir tren yolculuklarının, tenlerinizi bir yel serinletsede ruhu kolay kolay serinletemezsiniz...
An itibariyla kafa sikmeye baslayan hareket türü olmakla birlikte, yolcuyu bezdirdigi kanaatine varilmistir. Tren sensin yolculuk sana girsin. Cep telefonu araciligiyla insan-i yazari entrylemeye surukleyen bu illet karadelik gibi zamani bükebilme yetenegine de sahipmis,bugun bunu ögrendik. Eski tip trenlerin 6kisilik kompartmaninda 30dereceye dayanan havasiz ortamda, 3ü tûrkce ve ingilizce bilmeyen 1i surekli uyuyan, ve sonuncusu da mp3unden soed dinleyen yol arkadaslarina sahip bir yazar olarak ötenazi talep etmekteyim.
yurdum insanının her türlü haline tanık olabileceğiniz bir ulaşım şeklidir. canım halkımın normal zamanlardaki görüsünü ve terbiyesini bir kenara bıraktığı başka bir mekan daha bulamazsınız. osuran,geğiren,şapur şupur yemek yiyen,tuvalete kocaman miraslar bırakan(sanırım birçoğu sifonun nerde olduğunu bilmiyor yada en azından ben öyle umuyorum.),durmadan dedikodu yapan birçok insanımız mevcut. ayrıca kompartımanda seks yapıldığına dair duyumlar aldığımda bir gerçek.zira en son yolculuğumda birbirine sahip olmak istercesine pis muhabbet eden iki abaza vardı.
trenle yapılan yolculuklardır. nedense iş için bir amaç uğruna değil de sadece gezmek olsun diye yapılıyormuş gibi gelir bana.
babam çocukken heveslendirirdi, "bi tren yolculuğu yapmak lazım, tıngır mıngır" derdi de merak ederdim.
sonra master için ankara'ya gidiş gelişlerimde istanbul'dan dönüşlerim için yapardım tren yolculuklarını, zira tren yavaş giderdi, ankara'ya gitmek için acelem yoktu, dönüşte otobüs ile dönerdim istanbul'a daha çabuk gideyim diye.
tren yolculukları akarsuların kenarından kıvrıla kıvrıla yapılır sanki, sanki hep doğa ile başbaşasındır.
ama bir de lise çağlarımda izlediğim bir filmi hatırlatır bana bu yolculuklar işin doğasının yanında insan doğasını hatırlatırcasına. emmanuelle serisinin bir filmiydi ve trende abiyle abla yataklı vagonda (abla abinin üzerinde ve tabi ki ikisi de çıplak) hiçbir şey yapmadan duruyor, kendilerini vagonun sallantılarına bırakmış olayı tamamlıyorlardı. unutamıyor insan tabi...
yerini hiç bir aracın dolduramadığı vasıta olan trenle olan yolculuktur. yok öyle hızlı tren felan...doğu ekspresi ile yapacaksın yolculuğunu. kara mı kara gürültülü mü gürültülü...emek verir seni götürmek için varacağın yere. duygusaldır bir o kadar da hoşgörülüdür tren. yorulur ama gıkı çıkmaz. ara sıra hızlanacağı tutar ama "yok" yapamaz bir müddet sonra yavaşlar. napsın yaşlanmıştır artık. kaç yıllıktır. yanından hızla geçen otobüslere vakarla bakar, "siz giderken ben geliyordum" dercesine...
kuşetli vagonlarında konforu yaşarsınız. seyrede seyrede gidersiniz...diğer istasyonlarda sizin treninizi bekleyen insanlara karşı farklı bir duygusal bağ oluşturursunuz. bir uçakta böyle olmaz oysa. uçağa binen insanlardaki yapmacıklık yoktur tren yolcularında...bundan dolayı da hoştur tren yolculuğu. geçmişi yaşarsınız...eğer kompartımanınızda eski toprak hoş sohbet biri varsa oohhh değmesinler keyfinize. yolluklarınızı açar rahat rahat yersiniz trende. velhasılı kelam, güzeldir tren yolculuğu dolduramaz hiç bir şey yerini...
örtülü kuşetliyse değme keyfime.defalarca sakarya konya arası tercih ettiğim ulaşım tipidir.birde hedeflenen varış saatinde konyada olmuş olsa kurban kesicem.en az 2-3 saat geç varır.yolculuk çok keyiflidir.herşeyi yapmak için vaktiniz vardır.yeni arkadaşlar edinebilirsiniz hemde hertürlüsünden.bizzat şahıt oldum.*
en heyecan verici olanı açık ara transsiberian'dır. hakkında anlatılan hikayeler bile insanın tüylerini ürpertmeye yeter. bir sabah moskova'dan binip, tam 7 gün sonra dünyanın bir diğer ucu vladivostok'ta inilmelidir. tren yolculuğu dediğin böyle olmalıdır.
yaprak dökümü kadrosunun vazgeçilmez tercihi.kıznda bok gibi para var bin uçağa git.fikret kaçar trene biner.aile istanbul-trabzon arası mekik dokur trenle.
her sene 1 kez yaptığım eylemdir.çünkü daha fazlasına tahammül etmek mümkün değil.24 - 28 saat arası trende hiç tanımadığın insanlarla küçücük bir kabinde gitmek,trenin dağ başında aniden durması ve saatlerce beklemesi insanı ürkütüyor.
tabii bu söylediğim durum daha çok ankaradan sonra devam edilen tren yolculuğudur.asıl eziyet o zaman başlıyor zaten.