Daha rahat ve konforlu olduğu için tercih edilir, daha çok. Avantaj olarak; kuşetli bölümde ve gece yolculuk yapıyorsan, sabaha kadar kapının önünde yeni tanıştığın insanlarla tadını doyamadığın sohbetler. Pencereden dışarıyı seyretmenin tadı da bir başka tabi.
bir yandan dışarıyı seyrederken bir yandanda trenin tekerlerinin raylardan çıkarttığı o ses dinlenir ve sonra zamanla hafif bir iç geçmesi, yataklı peronda uzanmak, uyku, mis.
vakti zamanı bol olan insanların yapacağı eylem. zevklidir, lakin tem'den iki saatlik yolu kağıt üzerinde 4.20, fiiliyatta 6 saatte gerçekleştirmektedir.
Filmlerden görüp özendiğim, ne zaman aklıma gelse doğa ile iç içe olacağımı düşündüğüm yolculuk şekli. Bir keresinde şehirlerarası tecrübesini yaşadığım fakat doğanın sadece yeşillikten ibaret olmayıp, pis kokuları da içinde barındırdığını öğrendim yolculuğum oldu. Elimizdeki son parayla bilet alıp ne yiyeceğiz ne içeceğiz diye düşünmeden yanımıza aldığımız birkaç şişe su ve biraz bisküvi ile yola çıkmıştık. trende yanımızdakiler öyle pis kokuyorlardı ki, 3 saatlik yolun 2 saatini camın kenarındaki havalandırma deliklerinden soluyarak geçirdik. Hiç hayal ettiğim gibi değildi. umarım bir gün şöyle yol kenarında akan suları, içinde ceylanların koşuştukları ormanları izleyerek geçireceğim bir tren yolcuğum olur...
dünyada en sevdiğim yolculuk.. ne arabada müziği açıp , sağı solu alabildiğine tarla olan yollarda air kondışınla gitmek , ne vapurla denizi izleyip gitmek , ne metroyla avrupa şehirlerini gezmek.. en güzeli tren.. böyle ice'ye bindin mi hele , uzay kapsülü gibi , yerleri halı olan güzelim trenler hiç bi yerde durmadan giden hızlı trenler , bazen tünellere girmeler , birbirinin üstüne uyuyan insanlar , hafif bi böyle tıngırtı yolculuk boyunca bitmeyen çuf çuf sesi ve de jöle gibi bi o yna bi bu yana sallanma..
ohyş ya.. çok param olursa kendime tren alıcam.. içine bi yatak koyucam.. o gitsin gelsin ben de uyuyim.
yolculuk tek başınaysa ve gidilen yer hakkında adı hariç bir bilginiz yoksa bunun adı "macera" olur. bu yolculuk size tanımadığınız insanlarla diyalog kurabileceğiniz sıcak bir ortam yaratır. çocuk seslerini görmezden gelebilecek sabrınız varsa ve yolculuğunuz yaz ayında değilse "değmeyin keyfime" ruh haline adapte olmanız uzun sürmeyecektir. yok ben birkaç arkadaşla gideceğim derseniz, en arka vagonda yer almalısınız ki son kapının önünde doyulamayacak muhabbetlere girebilesiniz.