transzendental felsefe

entry3 galeri0
    1.
  1. kant felsefesinin temel dayanağı olan ilke. ilk olarak descartes'in özü sadece "ben"e indirgeyen teorisine karşı çıkarak başlar.

    descartes "şüphe ediyorsam düşünüyorum, düşünüyorsam bir düşünen özne var; öyleyse varım" derken kendi sahip olduğu algı alanıyla sınırlı sarsılmaz bir düşünsel temel kurmuştu. Kant'ın descartes'e olan karşıtlığı da bu temelde ortada çıktı. kant'a göre böyle salt düşüncenin içine kapanıp kalmış, kendisiyle çelişmeyen kavramlarla yetinemezdik. gerçek bilgiye ulaşabilmek için hepimizin algıladığı, deneyimsel dünyaya uzanan ve salt düşünce dünyasının dışına taşan bir mantığa muhtacdık. işte bu mantık transzendental mantıkdır.

    gerçek bilgiye ancak bu yolla ulaşılabileceğini savunmasına rağmen bilginin ulaşılabilirliğine sınır koyan bir yapıya sahiptir.
    4 ...
  2. 2.
  3. kant'tan sonra bir diğer transzendental felsefeci husserl'dir.

    Husserl de tıpkı Descartes ve Kant gibi, inançların "bilgi" diye nitelendirilmesi için yalnızca doğru olmakla kalmayıp, diğerlerine temel olacak şekilde zorunlu olması gerektiğine inanmıştır. Bundan dolayı, bilincin dışına çıkmamak gerekir. Bilincin dışına çıkmak, kendinde şeylerle deneyimin nesneleri arasında bir ayırım yapmak, kuşkuculuğu davet etmek olduğundan, yapılması gereken şey, deneyime ilişkin yeni ve nesnenin bilincin dışında gerçekten varolup varolmadığına bakmaksızın geçerli olacak bir tasvir sunmaktır.

    Husserl, burada bilincin apaçıklığına dayanır. Onun kurduğu fenomenoloji, nesnel doğruya ulaşmak amacıyla, öznelliğe dönüşten meydana gelir. Hakikat bilinçte, bende bulunmak durumundadır, başka hiçbir yerde değil. Buna göre, fenomenoloji, deneyimin, tecrübenin zorunlu ve tümel doğrularını çıkarsamak ve tasvir etmek amacıyla, bilincin özsel yapılarının incelenmesinden oluşur. Fenomenolojik tasvirin amacı, deneyimde verilen özlere ya da idealara ulaşmak, deneyimin çeşitli olgularının ve teorilerinin göreliğinin ötesine geçerek, doğrudan ve aracısız sezgide verilen yönlerini yakalamaktır. Husserl Kant gibi apaçıklığa; duyuların açıklığına değil de, bilincin doğrudan ve aracısız olarak sezilen apaçıklığına yönelir.
    2 ...
  4. 3.
  5. 9 şiddetindeki lizbon depreminden sonra kant'ın felsefesinin boyut değitirdiğinin göstergesidir. lizbon, sağlam temeller üzerine kurulmuş ve en geniş entellektüel camianın yaşadığı bir şehir, fizik bir şehirdir. kant, o güne kadar tanrının metafizik alanla sınırlı olduğunu düşünür. bu depremden sonra tanrının metafizik alanla sınırlandırılmasının yanlış olduğu kanısına varmıştır ve transzendental felsefeyi geliştirmiştir. yani tanrının doğaya aşkın/içkin olduğu ve metafizik alanla sınırlandırılamayacağı fikrini.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük