Keşke biraz daha bütçesi olsaymış,adını duyursaymış dediğim film.Çünkü gerçekten çok başarılı.Her şeyden önce sırf Fırat Tanış için bile izlenir.Onun haricinde bir tramvay'ın içinde 10 kişiyle hem Türkiye'yi hem insanlığı vb. her konuya dokunmuş ve başarıyla anlatmış olması bile müthiş.
Fırat Tanış ''Yalnızsınız kardeşim,yalnız..Milli birlik ve bütünlük içinde değilsiniz.'' derken aslında hepimize sesleniyor olması da oldukça etkileyiciydi.
4 sene kadar kullandım. hergün 7:15 tramvayını kullanan bir kıza aşık oldum. konuşmaya cesaret edemedim. okulu bitirdikten 1 sene sonra o kızı buldum, ulaştım ve çıktık. kısacası tramvay insanın hayatında olumlu etkileri de olan bir vasıtadır. aşık olduk kötü mü?
metroya, tramvaya binen bi çok insanda indikten sonra ''acelem yetişmem gereken yerler var'' edalı koşuşturmasının ne anlamı olabilir ki. metroyu tramvayı terk eder iken koşuşturan adam otobüsten minibüsten indikten sonra hiç bi tip triplere girmediği düşünüyorum açıkçası. sankit seyahat edilen araç ne kadar hızlıysa seyahat sona erdikten sonrada o kadar hızlı olay mahalini terketmek gerekiyomuş gibi. e o vakit uçaktan inen her kimse koşar adım hatta koşarak limanı terketmesi gerekmez mi? kuruntularıma bakar mısın?
antalya gibi bir kücük yere ihtiyac olmadıgı halde yapılan ve antalya halkının bunu bir üstgecitin altından bir kereliğine geciyor diye metro sandıgı sadece gercek buyuksehirlerde gerekli olan ulasım aracı.
erkek olmama rağmen benim bile fortlanma korkusuyla yolculuk ettiğim, ter kokusunun zirve yaptığı, bir insanın salmasının en kötü sonuçarını görebileceğimiz, teknoloji harikası garip bir ulaşım aracı. ulan raylı sistem trafiğe takılır mı dedirten araçtır aynı zamanda. kaptanın halktan uzak olması, yolculuğun kısa ve çileli geçmesi, orta kapı, arka kapı gibi kavramların olmaması, cep telefonunun sebest olması iett otobüsü sempatizanı kahraman amcaları tramvaydan soğutmuştur.
aksiyon filmi modunda izleyenlerin anlayamayacağı, tiyatral havasını amatörlük sanacağı bence de oldukça başarılı bir film. toplumdaki ayrışmaları, kutuplaşmaları, ortak sorunlara karşı birlikte mücadele edememe zavallığını oldukça yerinde göndermelerle eleştirmekdedir. rehin aldığı insanların yarısına zorla mehter marşını diğer yarısına dağ başını duman almışı söylettiği sahne filmin özetidir. milli maç sonrasında çılgınca sevinen insanların hemen yanı başlarındaki olayları sezmeyecek kadar kendinden geçmesi, başka alanlarda birleşemeyen insanların maç sonrası tek vucut gibi istiklal caddesinden akması da oldukça ironik ve yaratıcı bir sahnedir. ne kadar kim kime dum duma bir toplum olduğumuzu hatırlamak istiyorsanız bu filmi izleyin.
bulundukları şehirde yer alan işletme ve kuruluşların reklamını yolcusuna sunan taşıma aracı. örnek olarak eskişehir tramvaylarında, eskişehir' e açık öğretim fakültesi derslerine girmek için gelen öğrencilerin fazlalığından dolayı açık öğretim kurslarının reklamları fazlasıyla bulunmaktadır.
2. dünya savaşından sonra yavaş yavaş popüler olmaya başlamış, daha sonra **manevra* kabiliyeti sınırlı olduğundan alternatifi olarak troleybüsler gösterilmiş, ancak onlardan da vazgeçildiğinde kıymeti daha iyi anlaşılmış, şu an avrupa'da çok popüler olan ulaşım aracı.
"yalnızsınız ulan siz" diye sadece tramayın içindekilere değil "bize" de bağırıyordu eleman; bencilliğe diretilen bir toplum oluşumuza bağırıyordu. unutulan şey bencilliğin "yalnızlık" doğurması. herkesin bencillik için arkasına sığındığı şeyler vardı. kiminin parası, kiminin karısı, kiminin yaşlılığı, kiminin silahı. senaryodaki açık şuydu. hepimiz içimizden dedik ulan bir kişi de saldırıp kurtarmıyor onca kişiyi. barizce sırıtıyordu ama anlatılmak istenen de oydu. bencillikten mütevellit yalnızlık ve herşeyi birilerinin üzerine atma. senaryoyu kasmış olarak görmektense bu tramvayın hele hele istanbulun kalbinden geçen tramvayım aslında ülkemizin tamamı olarak görmek daha faydalı olacaktır anlaşılmasına.
maalesef birileri hatta direkt annemiz babamız bize kendimizi kurtarmamızı elalemin derdinin bizi germeyeceğini dayattılar. çünkü sindirilmişti zamanında onlar da. düşüncelerinden ötürü, ibadetlerinden, değerlerinden, emeklerinden ötürü sindirilmişlerdi.
sinema sadece mantıklı senaryo, kusursuz ve realist oyunculuk ve görüntü değildir.
sadece Fırat Tanışın performansı için izlenecek, ben bu adamın daha önce oynağı filmleri dizileri neden seyretmedim diye hayıflanmaya neden olacak film.