bitmek tükenmek bilmeyen davul zurna sesleri, şen kahkahalar, rakı kokusu, yol boyu uzanan günebakan tarlaları... iliklerinize kadar hissettiğiniz şey. evet o, trakya.
günebakan tarlaları, bitmek bilmeyen düğünleri, çalgıları, köftesi, oynak kızları, hayta delikanlıları, bira fabrikalarından yayılan maya kokularıyla hepten aykırı giden modern ve açık görüşlü insanların memleketi.
trakya denilen coğrafyanın bir kısmı türkiye sınırları içindedir ve türkiyenin en medeni bölgesidir.
kanaatimce doğudaki türkler için bulgaristan ve yunanistandaki trakya topraklarından vaz geçilmiştir. keşke geçilmeseymiş dedirtir insana. belkide ülkenin ekonomiden tutun bir çok şeyi daha farklı olurdu.
memleketim edirnenin başkenti sayıldığı coğrafyadır. eyalet sistemine geçilse iki günde trakya türk cumhuriyetinin kurulup, bir haftaya kalmaz avrupa birliğine girebilicek potansiyeli vardır.
Kendimde dahil neredeyse tüm insanları doğudan aldığı göçten çok şikayetçidir.
herkes mi alkolik olur arkadaş? üc bejcileriyle meşhur ticaret adamlarıyla dolu toprak parçasıdır. kolundaki saati beğenirsin hemen satmak ister kafaları ticaret çalışır bu arkadaşların. kendimden biliyorum. naptıklarını bilmezler. napmaya geldık nabıyoz bea? hep bi soru hep bi soru be kardeşim. hiç cevap yoktur bunlarda. soruya soruyla cevap verirler. Dr. Refet Ç.
bölge olarak ele alırsak; anadolu geleneklerine göre daha medeni davranışlara sahiptir buranın halkı. nispeten töre, berdel vs. gibi çağ dışı olaylar görülmez.
trakya'nın birçok köyüne yolu düşmüş biri olarak dikkatimi çeken bir husus, çoban köpeklerinin hep küçük köpeklerden seçilmesi.
bakıyorsunuz 100 hayvanlık bir sürü, başlarında ufak bir köpek. köpek cinslerini çok bilmem, kaniş falan değil ama orta boy köpeklerden diyeyim siz anlayın.
erikli'de bir çoban'a bunu sordum, "niye doğru dürüst bir çoban köpeği yok kimsenin?" diye.
"niye bunun nesi var?" dedi.
"ne bileyim işte küçücük köpek zor değil mi? kangal falan alsana bir tane" dedim.
11-12 yaşlarında hayatımda ilk kez köye gidiyorum anne tarafından kırklareliliyim, kuzenler ile kahveye gittim, oooo istanbuldan yeğenlerim gelmiş deyip
kahveci -ne içersin
ben -3 şekerli çay
kahveci-ya boş ver çayı
ben - oralet ver abi
kahveci- erkek adam oralet mi içermiş
ben - elvan gazoz var mı
kahveci- yok. bira iç bira iyidir yazın soğuk soğuk iyi gider
ilk biramı içtiğim yer. bu arada köyde iki kahve , üç birahane vardı
türkiye'nin en aydın insanlarının yaşadığı, avrupa topraklarında kalan bölge. şivesiyle ne kadar alay edilse de şivesi türkiye'nin çoğu yerinden daha düzgündür. ayrıca tayyip'in istediği ama avucunu yaladığı yerler arasındadır.