geçenlerde atice ablamın oğlu üseyin geldi Bilgisayar oynamaya. er neyse alf layf oynayacam DERKEN bozmuş klavyenin malum arfini. Bundan sonra internet ayatıma trakya ağzıyla devam edecem. aydi ayırlısı
ve ek olarak:
trakya yöresi'nden olmayıp da taklidini yapan ve beceremeyen insanlar çok iticidirler. itici olmaya ve gözükmeye devam edeceklerdir her zaman.
güldürür elbet. bilenler bilir iç anadolu'nun bir çok köyüne zamanında trakya'da ki osmanlı topraklarını bırakıp dönmek zorunda kalan bir çok trakya türk'ü devlet tarafından yerleştirilmiştir. ilk başlarda köyün yerlileriyle aralarında problemler çıksa da şimdilerde gül gibi geçinip gitmekteler. bu köylerden birinde yetişmiş bir babanın (yerli kısımdan) oğlu olarak bir hikaye paylaşmak isterim.
köy kahvesinde okey oynayan bir grubun yancısı olan babam ve amcam anlamsız, mesnetsiz saçma sapan muhabbetler eşliğinde oynanan oyunu izlemektedir. amcam şehirde okumaktadır ve yazları köye gelmektedir, babamdan oldukça genç. bu muhteşem ikili nasıl olduğuna dair hiç bir fikir sahibi olmamalarına rağmen kendilerini salak bir tartışmanın içinde bulmuşlardır. şehirde yetişen amcam babamın parmak kelimesinin yerine barnah dediğini fark eder ve kendince artizlik yapar. 'barnah ne be abi ne gabasın onun aslı parmahdır' der. neyse efendim dakikalarca barnahtı, parmahtı atışır dururlar ve bu aptal tartışmadan sıkılmış olacaklar ki bu polemikten kurtulmanın yollarını aramaya başlarlar. bulunan çözüm basittir. kahveye giren ilk kişiye bir adet parmak gösterilip bu nedir diye sormak. çok geçmeden köyün göçmen amcalarından biri içeri girer. ikili hemen davranır, babam işaret parmağını adama gösterip 'hüsnü aga bu nedir?' der. aldıkları cevap ikisine de kapak niyetindedir. 'parmakçık işte beaa...'