don chadle abinin döktürdüğü filmdir. türkiye'de gösterim tarihi belli olmayan film oratadoğu üzerine yapılmış kapsamlı iyi filmlerden olarak hatırlanacaktır.
--spoiler--
hele ki son sahneler de, ayrı otobusler içinde yer aldıklarını sanan teroristlerin aynı araç içinde olduklarını farkettikleri sahne çok güzeldi.
--spoiler--
hollywood'un şimdiye kadar pek göremediğimiz islamı anlamaya ve daha samimi bir şekilde yansıtma çabasının bir ürünü olduğu kanısına varılan filmi. filmin başrol kahramanının gelgitleri ve bazı diyaloglardaki çarpıcı sözler sizin bildiğinizi zannettiğiniz islamı tekrar tekrar anlama çabanızı kamçılıyor.
filmin bir sahnesinde geçen "gerçekler karmakarışıktır" sözü nerdeyse filmi özetlemektedir. tarafını, seçme, hainlik, sadakat ve ihlas kavramlarını zihnimizde canlandırdığı için izlenmeye değer bir film.
2008 yapımı kaliteli bir gizem, gerilim, casusluk filmi.
ilk yarısı ile Müslümanları kızdıracak bir film gibi görünür iken ikinci yarısıyla aslında tarafsız ve objektif bakış açısıyla çekilmiş bir yapım olduğunu anlıyorsunuz. Amerikan sinemasının belki de islama bakış açısı ve Amerikan terör korkusuna yönelik en aklı başında filmi. Bahsettiğim gibi ilk yarısı biraz ön yargıya götürüp sıkabilir "Amerikalıların aklına yine 9-11 gelmiş film yapmışlar" diyebilirsiniz ama zaman ilerleyip gerçekler ortaya çıkınca film de su gibi akmaya başlayacak.
Gizli karşı casusluk faaliyetlerinin ihanet dolu dünyasında geçen, uluslararası bir gerilim filmi olan Hain'de, seçkin bir FBI ajanı korkunç bir komploya dair gizli bilgileri elinde bulunduran, Amerikalı kaçak bir askerin peşinde üç kıtayı kat eder. FBI ajanı Roy Clayton (Guy Pearce) tehlikeli bir uluslararası komploya yönelik soruşturmayı yürütürken, bütün ipuçları eski bir ABD Özel Harekât subayı olan Samir Horn'a (Don Cheadle) işaret ediyormuş gibi görünür. Karmaşık uluslararası ilişkiler ağına sahip, gizemli bir kişi olan Horn, önemli bir harekât gerçekleşirken ortaya çıkıp, yetkililer onu sorgulayamadan ortadan kaybolmayı iyi beceren biridir. Soruşturmayla ilgilenen kurumlararası tim, kendine ait bir gündemi varmış gibi görünen, kural tanımayan, deneyimli bir CIA yüklenicisi olan Carter'la (Jeff Daniels) ve FBI ajanı Max Archer'la (Neal McDonough) buluşur...
you stand accused of treason, you offer no good reason
you are a bloody liar, yours is the stake the fire,
you say you are innocent, but you be caught and spent
and now you pay the price, for avarice, your vice
intrigue your sole desire, you sold your wife, your child
you sell your oldest friends, you sold your countrymen
and yet we know your name, traitor, traitor
and now your face is shown, and so your fate is known,
we have discovered you, we have uncovered you,
you say you were led astray, fall on your knees and pray,
pity is not for you, we'll make things hot for you,
our hearts we make to harden, for you there is no pardon,
for you the spike awaits, upon the traitors gate,
and crows will eat your eyes, traitor, traitor
delight we find in you, as we are binding you,
you look in vain for friends, you only find revenge
we give you blood and steel, we break you on the wheel
the ones you hope to sell, will send you straight to hell,
as we dismember you, we shall remember you,
you are abomination, you that betray the nation
you shall take long to die, traitor, traitor!!!
ayrı otobusler içinde yer aldıklarını sanan teröristlerin aynı araç içinde olduklarını fark ettikleri sahnesini tahmin ettiğim*, filmin sonunda fbi ajanının "es selam-ı aleykum" demesi hangi mesajı verdi iki soru işareti oluştu bende:
1) adam hak dini bulmuş*
2) adamın bir görevi var bunla ilgili
3) samimi olmak istemiş*
gerçek müslümanlıkta şiddetin olmadığını gösteren hollywood filmi. artık ne gibi bir ihtiyaç duydularsa. ha amerika yine iyi taraf* her zamanki gibi.