ünlü quote'nin türkçesi:
'Hayatı seç. Mesleğini seç. Kariyerini seç. Kocaman bir televizyon seç. Otomatik çamaşır makinesini seç. Arabanı, CD çalarını ve elektrikli ev aletlerini seç. Sağlığını, düşük kolestrolü ve dişlerine ilk günkü gibi bakmayı seç. Yatırıma en yüksek faiz veren ve borçlara en az faiz uygulayan bankayı seç. Pembe panjurlu bir ev seç. Arkadaşlarını dikkatli seç. iyi bir tatili ve bavulu akıllıca doldurmayı seç. O güzelim fabrikada üretilmiş en güzel elbiselerini seç. Dini ve dua ederken ne olduğumuzu düşünmeyi seç. O salak televizyonun karşısında oturup o salak programları seyrederken sürekli tıkınmayı seç. Sonunda da sefil bir evde yalnız başına geberip giderken yerini senin yerine geçmek için seni kandıran bencillere bırakmayı seç. Çürüyüp gitmeyi ve yetiştirdiğin gerzek veletlere rezil olacak biçimde kendi altına sıçmayı seç. Geleceğini seç. Hayatı seç...
Ama neden böyle bir şey yapmayı isteyeyim ki?'
(bkz: trainspotter)
filmin sonunda renton şunları söyler ki çok çarpıcı repliklerdir bunlar ;
Peki neden mi yaptım. Milyonlarca cevap bulabilirim hepsi mazeret olur. Gerçek cevap kötü bir insan olduğum için. Ama bu değişecek, ben değişeceğim. Bu yaptığım son kötülüktü. Artık arınmış bir şekilde yaşıcak, bundan sonra hayatı seçicektim. Şimdiden sabırsızlanıyorum. Tıpkı sizler gibi olacağım ; işim olacak, ailem, büyük televizyonum, çamaşır makinem, arabam, compack disklerim, elektrikli konserve açacağım, sağlıklı bir bedenim, düşük kolestrolüm, hayat sigortam, ipoteğim, ev eşyalarım, sağlıklı giysilerim, valizlerim, üç parçalı takımım, güzel bir saatim, parlak ayakkabılarım, abur cuburlarım, çocuklarım, parkta yürüyüşlerim, 9-5 mesailerim, yorgunluklarım, arabamı yıkamak, kazak seçmek, aileyle geçirilen yılbaşları, gelir vergisi gider vergisi, emekli maaşım ,temiz bir vicdan, ileriyi düşünen bir beyin ; Ö L E C E Ğ i M G Ü N E K A D A R....
hemen hemen herkesin film arsivinde olmasi gereken eser.. bi dakka...Irvine Welsh'in romanından uyarlanmis guzel filmdir.. Ozellikle Mark Renton'un gulusu yok mu iste o bayiltmaz; oldurur..
(bkz: mark renton gulusu)
irvine welsh romanı..kitap filmine göre çok daha güzeldir ancak bu filminin bir kült olmasına mani değildir, konu müthiş bir şekilde işlenmiş ve mark renton karakteri tam hayal ettiğim gibi oynanmıştır, arşivlik...
ayrıca devam tadındaki porno adlı roman da okunmalıdır yine aynı yazardan..
antisi için requiem for a dream i izlemek gerekir. trainspotting tadında uyuşturucuya özendiren ve saçmalamanın sınırlarını zorlayan bi film içinse fear and loating in las vegas yerinde bir tercih olur.
ilginçtir,uyuşturucu temalı diğer filmlere nazaran daha bir olumlu yaklaşır uyuşturucuya.
senaryosu süperdir,karakterleri ise $ukeladır.
hiçbir filmde miğdem bulanmamış iken tuvalet sahnesinde gözlerimden yaş getirtmeyi başarabilmiştir.
Kelime kapandı! Koptu sonbaharın kellesi!
Tam kana dokunacakken, içimde acı bir fren sesi!
Kıl döndü
Zürafaya karı$tı gözlerimiz
Eh
Kırık ka$lar altında kıpır kıpır kırmızı noktalar
ebruli iç huzursuzluğu
bir çırpıda yağıp kaçan abi yağmur
ve o birkaç arkada$ın öldüğü, öldürüldüğü a$k!
$imdi, ba$ında durup derinliğine bağırdığımız kuyu
biliyorum! bütün boktan ayrılıkları bu kuyu uydurdu!
örnek vermek gerekirse, elbette ben de sıradayım!
rehin aldım kalp yoksulluğunu
dünya atlaslarına girmekten kaçınan
o me$huuur
sır adayım!
domalsın önümde kötülüğün soyağacı
$artsa, yeterse,
tek ba$ıma ölmeye de adayım!
Eh
Kelime kapandı! Hükmetti sessizlik ve ot!
Damarlarımıza dü$tü uçak! Nedensiz güldü pilot!
devam niteliğini taşıyan porno'dan sonra tekrar okunması gereken kitaptır. kitapta özellikle satır araları değil satırların kendisi dikkatle takip edilmeli hatta notlar alınmalıdır. ayrıca filmdeki kadro porno'da da aynen bulunacakmış. ancak karakterlerin yaşlanması bekleniyor.
soundtrackleri muhteşem olan bir film. özellikle "just a perfect day" tavsiye edilir. ayrıca insanı edinburgh ta yaşamadığı için şükretmeye iter, o nası kasvetli bi havadır ole inanılmazdır yani, sürekli yağmur, sürekli koyu gri bulutlar. hatta ben bir koşu gidip şükrediyim.