trainspotting, 1996 yılında danny boyle tarafından yönetilen ve ırvine welsh' in yazdığı aynı isimli romandan sinemaya uyarlanan mükemmel bir filmdir ve posteri herkese inat hala odamın duvarında asılıdır. müptezeller için tadına doyulmuyacak kadar iyidir. ingiltere, avustralya ve abd gibi ülkelerde insanları uyuşturucuya özendirip özendirmediği konusunda tartışmalara yol açmıştır. amerikalı senatör bob dole filmi daha önce hiç seyretmemiş olduğunu kabul etmesine rağmen, 1996 amerikan başkanlık seçimi kampanyaları boyunca filmin ahlaki bozukluğunu ve uyuşturucu kullanımını yüceltiğini söyleyerek kötülemiştir. tüm tartışmalara rağmen, film yaratıcılığı açısından övgüler almış ve aynı yıl içinde en iyi senaryo uyarlama dalında akademi ödüllerinde aday olarak gösterilmiştir. 1999 yılında film ingiltere' de bfl poll' da onuncu oldu ve 2004 yılında total film isimli dergi tarafından tüm zamanların en iyi dördüncü ingiliz filmi olarak gösterilmiştir...
herkese renkli günler
izlerken tüylerimin diken diken olduğu sahne, renton'un evinde kendi odasındaki sahneydi. tavanda yürüyen bebek, yatağın içinden çıkan Begbie ve tüm bilinçaltının dökülüşü !
Hayatı seçin, işinizi seçin, kariyerinizi seçin, ailenizi seçin, büyük ekran tv alın, çamaşır makinası, araba, cd player, elektrikli
konserve açacağı, sağlıklı olmayı seçin. kolestrolü düşük tutun,
iş sigortası yaptırın, ipotek aidatlarını ödemeyi seçin. ev eşyaları
için çalışmayı seçin. arkadaşlarınızı seçin, zevkinize uygun çanta
ve giysi seçin. parlak kumaşlarla bezenmiş üç odalı bi suit tutun.
bir havraya gidin ve her sabah orda ne işiniz olduğunu düşünün. kanepenizde oturun ve tv'nin beyninizi yıkamasına izin verin,
abur cubur atıştırırken ruhunuzu o salak yarışma programlarına
satın ve sonra kendinizi çürümeye terk edin. bir gün yerinizi
alsın diye ürettiğiniz ama aslında her biri utanç kaynağı şımarık
olan haylazların ortalığı dağıtmasına seyirci kalın.
geleceğinizi seçin, hayatı seçin.
peki böyle bi şeyi neden isteyeyim.
ben hayatı seçmemeyi seçtim.
Renton
Filmin özeti, Mark Rentonun Edinburghta yaşayan kendisi gibi eroin bağımlısı bir grup iskoç genç arkadaşı vardır. Hepsi ezilmiş, yalancı, psikopat, hırsız ve uyuşturucu madde bağımlısıdırlar. Kendilerine eroinle zarar verdikçe, kaçınılmaz sona yaklaşırlar ve arkadaşlıkları giderek zedelenmeye başlar. içlerinden sadece Mark, bu durumdan kurtulabilecek iradeye sahiptir. Ancak, yaşamayı seçip seçmeme konusunda kararsızdır.
yerel bir anlatımla kasmadan evrensel bir mesaj verebilmiş filmdir. film mutlu sonla biter ama son monolog bu mutlu sonu da itin götüne sokar. rahatsız eden, dolayısıyla da düşünmenizi sağlayan bir yapım. ayrıca ölü bebeğin gösterildiği sahne şimdiye dek izlediğim tüm rahatsız edici sahnelerden daha beterdi. boktan hayatların içine sıkışmış insanlarla yaşayan bebek imgesi ekstra ironikti bu arada.
gerçekten ağır, iğrenç ve psikopat sahneleri var amma ve lakin bir requiem for a dream değil. trainspotting'de "uyuşturucu kötüdür"ü vermek için biraz zorlamışlar. requiem for a dream ise o kadar kasmadan rahat bir şekilde çok daha iç karartıcı bir film olmuş ve vermek istediğini böyle vermiştir seyirciye.
ama yinede çok güzel bir filmdir. klasikleşmiş sahneleri mevcuttur ve bunları herkes kaldıramaz. o yüzden tek başına izlemeyecekseniz izliyeceğiniz kişiyi dikkatli seçin. sevgiliyle falan izlemek %95 kötü bir seçim olur.
eroin bağımlısı bir grup gencin hayatına ayrıntılı bir bakışı konu alan ve irvine welshin romanından danny boyle tarafından sinemaya uyarlanan film, edinburghda geçiyor.
renton, yirmilerinde, küstah bir uyuşturucu müptelasıdır. hiçbirşeyi umursamayan arkadaşları tommy, spud, sick boy ve begbieyle birlikte yaşamlarını giderek yıkan olaylar yaşamaktadırlar.
başta ewan mcgregor olmak üzere oyuncularının başarısı ve bir o kadar uygun soundtrackiyle büyük ses getirmiş bir yapım.
eroin alan anne bebeğinin boğularak ölmesine neden oluyorsa, bir tane hap için sıçmayı düşünemeyeceğiniz klozete elinizi sokmak zorunda kalıyorsanız, bu film eroine özendirmez.
bu film sadece hayattan bir kesiti sunar.
soundtracklerinin devreye girdiği sahneleri ile çok uyumlu olan mükemmel film. örnek vermek gerekirse;
--spoiler--
mark renton' nun diane' i ilk kez gece klubünde gördüğü sahnede blondie' den atomic çalması ve mark renton' nun aşırı dozdan kendinden geçtiği sahnede; lou reed' den perfect day çalması insanın o sahnelerde içine işliyordu. defalarca izlenebilir bir filmdir.
--spoiler--
sevenlerine müjde ikincisi geliyor: yönetmen bütün oyuncuları 40 lı yaşlarında tekradan birleştirecek. aynı karakterler renton begbie spud sickboy diane yine aynı oyuncunlar tarafından canlandırılacak. film bir kaç sene sonra çekilecekmiş.
zaten yönetmende ilk filmden sonra bu şekilde tasarlamış olayı .