bazı kesimlere göre en kısa zaman süresi olan anın karşılığıdır. kırmızı ışığın sönüp sarı ışığın yanmasıyla aynı anda arkanızda duran aracın korna sesi, bunun en kısa zaman süresi olduğunun somut ispatıdır.
istanbulda artık sarı ışıkları yanmayan lambadır. artık bu sarı lambanın yerine belli bölgelerde kamera konmuş.* kırmızı ışıklarda geçenleri ögrenmek için. ilginç yanı ise uygulamaya geçildiği gün tek bir lambada tam 800 tane kırmızı ışık ihlali olmuş. *
elektrikli ilk trafik ışığı 1914'te amerika'da ohio eyaletindeki cleveland'da kullanıldı.sadece yeşil ve kırmızı vardı.kırmızı ,sarı, yeşil ilk defa londra' da 1925'te kullanıldı.
bunlarin yayalari ise bambaskadir, tadindan yenmez.
bir cok ülkede, sapkalisi-sapkasizi, kosturani-hizli yürüyeni, hareketlisi-hareketsizi, sadece lamba camina sembol olarak gecirilmisi-lambalarla yapilmisi olarak bir sürü cesitleri vardir.
kime ve neye göre böyledir bilinmez.
ayrica cok pahalidir. dogu almanya´da bunun pahali olmasi sebebiyle ruslar 4 yol agizlarina birer ada yapip, yolda öncelik hakkinida o ada icinde sürene verip, adaya gireceklerin beklemesiyle trafigin akisini düzenlemekle kalmayip; görüntü ve cevre konusunda da basarili bir sistem gelistirdiler.
kırmızı yandığında insanların ikiye ayrıldığı cihaz :
1. sabırlı boğa: sarı yanana kadar olduğu yerde eşelenir, yani gazı kökler, bazen patinaj yapar. 2 fast 2 furious'taki araba yarışçıları gibi bir hal alır. yeşil yandığında ise matadorun gözbebeklerinde görüntüsü büyür boğanın.
2. sabırsız öküz: bunları her yerde görebilirsiniz. fazla anlatmaya gerek yok.
Trafik ışıklan uygulaması, önceleri demiryollarının trenleri kontrol için uyguladığı sinyaller örnek alınarak başlamıştır. Demiryolları idaresi kırmızı rengi 'dur' sinyali olarak seçmişti. Kırmızı renk kan rengi olduğundan asırlar boyu tehlikenin, tahribatın ve ölümün simgesi olmuştur. Demiryolları ilk faaliyete geçtiği 1830'lu yıllarda 'ikaz' ışığının rengi yeşil, 'geç' ışığının ise beyazdı. Bir süre sonra beyaz sinyal problem yaratmaya başladı. Beyaz renkli 'geç' sinyali diğer sokak lambaları ile karıştırılabiliyordu. Ama daha da kötüsü 'dur' işaretlerine konulan kırmızı mercekler yerlerinden düşünce ışık beyazlaşıyor, 'geç' sinyali olarak algılanıyor ve kazalara yol açabiliyordu. Sonunda demiryolcular kırmızıyı 'dur', yeşili 'geç' san rengi de 'ikaz' sinyali olarak kullanmaya başladılar. Bilindiği gibi sarı, renk spektrumu içinde en göz alıcı renktir. Böylece makinist bir sinyalin bulunması gereken yerde beyaz ışığı görürse, bir şeylerin yanlış olduğunu anlıyor ve tedbirini alıyordu. Karayollarına gelince, yollarda sadece atların ve at arabalarının bulunduğu tarihlerde bile dünyanın büyük şehirlerinde trafik sorundu. ilk trafik lambası otomobillerin ortaya çıkmasından çok önce 1868'de Londra'da kullanıldı. Gazla yakılan ve bir eksen etrafında döndürülebilen kırmızı ve yeşil lambalar bir yıl sonra patlayıp, kendilerini çeviren polisi de yaralayınca bu uygulama ortadan kalktı. Ama öte yandan otomobillerin ortaya çıkması ve şehirlerde dolaşmaya başlamalarıyla birlikte durum iyice kötüleşti. Çeşitli şehirlerde değişik uygulamalar yapıldı. Demiryollarındaki uygulama örnek alındı ama demiryollarında birbirine paralel iki hat vardı. Bu sistem iki yolun kesiştiği kavşaklarda işe yaramıyordu. Sonunda günümüzdekilere benzeyen ilk elektrikli otomatik trafik lambasını, ilkokul mezunu ve ABD'deki Cleveland'da otomobil sahibi ilk siyah olan Garrett Morgan geliştirdi. 1914'de ilk denemelerine başlayan Morgan 1923'de de patentini aldı. Morgan 1963'de ölümünden az önce patentini 40 bin dolara General Electric firmasına sattı. Morgan'ın lambaları demiryollarına benzer şekilde bir 'T' üzerinde kırmızı ve yeşil iki lambadan ibaretti. Çok geçmeden ikaz anlamında sarı lamba da ilave edildi ve uygulama bütün dünyaya süratle yayıldı. Aradan geçen yıllara rağmen sarı renk hala 'ikaz' anlamındadır ama günümüz sürücüleri onu 'geç' sinyali olarak algılıyorlar.
bağcılar ve esenler'de ne amaçla bulunduğunu merak ettiren lambalar.
zira bu civardaki insanlar trafik lambalarını kullanmazlar, kullanmak isteyenlere sözlü, fiziki sataşmalarda bulunurlar.
dün gece evime giderken yolun tenhalığından olsa gerek kırmızı ışıkta geçtim. ardından yurdum polisine alkışı hak ettiricek anons: o geçtiğin gece lambası değildi; çek sağa.
--spoiler--
Avrupa'nın bir kentinde, arabada bir Türk ve oralı bir arkadaşı. Yolda ilerlemeye başlamışlar. Lambalara gelince ışık kırmızı olmasına rağmen bizim Türk gaza basıp geçmiş. Arkadaşı şaşkınlık içinde:
- Kırmızı ışıkta geçtin!
Bizimki kendinden emin bir ifadeyle:
- Ben Türk´üm. Bizim oralarda kırmızıda durulmaz.
Yola devam etmişler ve karşılarına yine kırmızı ışık gelmiş, durmaksızın devam etmiş. Arkadaşı korku içinde:
- Yine kırmızıda geçtin.
Bizimki aynı emin ifadelerle:
- Ben Türk`üm. Bişe olmaz, korkma!
Yola devam etmişler, epeyce bir yol aldıktan sonra yine lambalara yaklaşmışlar ve ışıklar bu sefer yeşilmiş. Bizimki durmuş. Arkadaşı yine şaşkınlık içinde:
- Yahu niye durdun, devam etsene. Yeşil yanıyor işte!
Bizim Türk korkak bir sesle:
- Bir Türk geçebilir!
--spoiler--