Esenyurtta kırmızı ışıkta beklerken arkadan gelen beton mikseri çarptı. Öyle böyle değil sağlam çarptı. Arka koltukta oturan kimse yoktu allahtan, yoksa kesin ölmüştü.
Avcılar’da motorsikletle dönel kavşağın içindeyken kavşağa bodoslama giren Şahin bizi altına aldı, artçımın ayağı kaldırımla araba arasına sıkıştı. Topuğu tuz buz oldu. Sağ ayağında 6 tane vida var. Topuğunu bükemiyor.
Pötürgede virajı alamayarak şarampole uçtuk. He bildiğin uçtuk. Flight simülator oynayanlar bilir altında pist var ama havada gidiyosun henüz temas etmemişsin. Aynı öyle oldu.
Keban yolunda virajı alamayarak takla attık. Bak bu çok kötüydü işte. Arabanın içinde dönüyosun. Kalemdir telefondur havada uçuşuyor. Toz duman dağıldığında bi baktım bana facesitting yapıyolar. Çek lan götünü dedim boğuk bi sesle. O gün bugündür arabanın içinde açıktaki gözlere ıvır zıvır koyanlara ayar olurum. Hiç gerek yok, gözümüze mözümüze girer, kör oluruz lan!
Diyarbakır’da geri geri gelirken kirpi(askeri taşıt olan) bizi göremedi orta direğin ordan küt diye koydu. Araba kazadan sonra yukardan bakınca fiyonk makarna gibi görünüyordu. Ama onu kazadan saymıyorum pek. Devletin Arabası sonuçta. Bi de Mehmetçik la adam. Motor sesinden kornamızı duyamadı ellam.
çocukken bisikletle arabanın önüne çıkmıştım sonra bisikletten atladım canımı zor kurtardım. olaya canlı canlı tanık olan rahmetli komşumuz şoka girmişti. o zamandan belliymiş ne bok yersem yiyeyim hep ucuz atlatacağım.
motorla yolda gidiyorum hızım yaklaşık 60 km, yol boştu o yüzden biraz bastım sağ tarafta bir minibüs duruyordu anayolda bir anada u dönüşü yaptı önüme geldi, asıldım frenlere sonuna kadar ama hızlıydım duramadım, çarptım yandan, allahtan bana bir şey olmadı, burdan ehliyet kurslarına sesleniyorum ehliyet vermeden önce ilk olarak sürücü adayını doktara gönderin kafasının içinde beyin olduğuna dair bir kanıt getirsin size.
Onlardan biriyimdir. Üç defa geçirdim. Üçünde de bir bok olmadı. Şans mı diyeyim ne diyeyim artık.
Bir keresinde halısahadan geliyorduk arkadaşlarla. Hava yağmurluydu, bende halısahalar vardı. Sürekli oynadığım için altları düzleşmişti. Tam karşıdan karşıya geçerken kaydım düştüm. O sırada kartal bir dolmuşun ön tekeri vurdu. Neyse ki hiçbir şey olmamıştı. Şans eseri çantam arabanın vurduğu taraftaydı.
Bir diğerinde ise okuldan çıkmış dalgın dalgın yürüyordum. Bizim bursanın bazı mahallerinde yollar bildiğin yokuş. Burası da öyle bir yer işte. Tam giderken yandan bir şey fena koydu. Ben resmen bir metre uçtum. Sonra da azıcık yuvarlandım. Bir an ne olduğunu şaşırdım. Sert çarpmıştı ama hiçbir acı hissetmiyordum. Etrafımdaki insanların şaşkın bakışları içinde doğruldum. Çarpan arabaya baktım. Şaypa arabasıymış mk... sonra hastaneye falan götürelim dediler, istemedim. harbiden bir şeyim yoktu o hızda vurmasına rağmen. Yalnız kollarım biraz sıyrılmıştı. Eve gidince oksijenli su falan sürdüm, hastaneye bile gitmedim.
Diğeri de zaten çok saçma. Küçükken kamyonetin arkasına tutunmuştuk arkadşlarla. Ani fren yapınca cemaat olarak düşrük biz de. Bu da trafik kazası sayılmaz tabi. Ama kafa patlıcan gibi olmuştu orası ayrı.
Ulan şimdi dikkat ettim de bize de hep takalar külüstürler çarpmış. Yok kartal, yok şaypa arabası, yok kamyonet... hiç karizmasi olmuyor ki böyle anlatmanın.