Dr Jekyll ile Bay Hyde dan esinlenen bir kamu spotudur. normal hayatta gayet efendi, kibar olan insanlar, direksiyon başına geçinde mr hyde'a dönüşebiliyor.
hayal ürünü yaratıkların yaşadığına inandığımız masumiyet çağımızda, mars gezegeninden gelmiş bir canavar yollarda kaza yaptırıp kaçıyor diye düşünmemize sebep olan benzetme.
bu canavar edebiyatı tam ters sonuç veriyor çünkü sorumluluk kendimizde oldğu halde bütün suçu canavarın sırtına yükleyip "ben masumum hakim bey" havalarına giriyoruz. örneğin "enflasyon canavarı".
Efendim çocukken trafik kazalarına dikkat çekmek için kamu spotları olurdu. Bu filmlerin en sonunda da bu canavarın resmi çıkardı. Çok korkardım, tüylerim diken diken olurdu. Şunun tipe bakın. Senin tipini ... neyse.
Çocukken bunun tek bir canavar olduğunu zannederdim. Gece vakti araba gördüğümde hep korkardım. Böyle freddy nin kabusu filmindeki gibi bir adam, arabayı deli gibi sürüyor ve sürekli kaçıyor sanırdım.
kizilay tarafindan kendilerine dagitilan doblo gibi hafif ticari arac veya accent, clio, fluence, linea ayari otomobilleri kullanirlar. zengin olanlarinda da bmw, audi, mercedes, alfa romeo falan olur.
aynalarinin her yeri kor noktadir. bakmazlar. bu nedenle motosikletliler icin cok buyuk tehlikedirler.
motosikletin onunu kesip durdurmaya calisirlar, ama kask ile uzerine yurununce geri kacarlar.
zaten kullanmadigi aynasi koparilinca kuzu gibi olan gotlerdir.
Kisi bozuklugudur. Bu aksam bir tanesi denk geldi, kaza olmus tek serit akiyor yol. Neyse gectik onumuz bos gidiyoruz. Ben orta seritteyim. Cok afadersiniz demicem bir tane orospu cocuguvar, sagdan geliyor onu bombos. Ama yoook sola gecicek ya, birden onume kirdi frene basmasam adama giriyordum. Gittigimiz hiz 70-80 he az da degil.
Be got,
Be ipne,
be gotveren,
Seridinden onun bosken gitsene.
küçükken gerçekten haberlerde duyardım. trafik canavarı gene can aldı diye. bende gerçekten yollarda bir canavar olduğunu düşünürdüm. korkardım dağlık yollarda giderken. şimdi gülüyorum hatırladıkça o günleri.
küçükken ciddi ciddi organik bir yaratık olduğu sanılan. dolayısıyla özellikle gece yolculuk yaparken aniden önümüze çıkıp ve kaza yaptıracağından korkardım. tipi de tam olarak şöyleydi;
soma balikesir arasindaki yoldan gelirken 50-60 metre kala bi tane kamyon geldigimi gordugu halde tali yoldan yola cikti. duracak mesafem yoktu frene basip arkasindan yol baglantisindan kurtulup gectim. yoksa kafadan giriyordum. 10 dk gecmeden ayni yolda yolu ortalamis gelen bi ticariye kafadan giriyordum. bergamada saga park etmis arabalar yuzunden bi anda sol seride giren kamyon beni altina alacakti. balikesirde ara yoldan direkt yola firlayan sarhos yayayi da altima aliyordum. zor attim kendimi eve.
ben simdi 25li yaslarimdayim, yaklasik ayni donem oldugum cocuklar
kucukken izledigimiz trafik canavari kamu spotlarini hatirlar.
dolayisiyla trafik canavarinin temsili gorselini de hatirlarsiniz (boyle saclari ve agzi ucgen ucgen olan, cizgisel bi sey, arativerin ya yine ifade edisim batti) neyse
ben onun cocuklar sokaklara ciktiginda trafikten alip kacirdigini dusunur, her gece yorgan altinda
dua ederdim.
bir de haberler her aksam su kadar kisi trafik canavarinin kurbani oldu - dediginde doyma benim bunalimlarima.
"artık, akşamları kapının önünden geçerken; hissettiğim yoğun acıyla, belki görürsün diye selam vermeyi ihmal etmediğim, gülüşü güzel kadın,
hadi artık, güzel gülümsemenin üzerinde tezatça sırıtan zamansız gidişinden sıyırılıp, gün be gün eriyen çocuklarına geri dön.
her ölüm biraz tuhaf, biraz algılanması zor; ama seninkisi gereksiz ölümlerdendi, içi güzel kadın. akşam eve geri dönecekmişcesine hazırlayıp dolaba koyduğun yemeklerinden sonra, yanında bıcır bıcır çocuklarla, onların gönlü olsun diye çıktığın sokak, üstelik hiçbir aykırılık olmadan, kurallara uygun beklediğin kaldırım, senin kanınla boyanmamalıydı.
merak ediyorum, önceki gün, üzerinde taşıdığın durgunluğun sebebi, hangi küfrü edeceğimi dahi bilemediğim o arabanın sahibi üzerinize gelirken, ölmesin diye önüne atladığın biricik kızını bırakıp gitmenin mi yoksa onun ölmesinin mi daha iyi olduğuna karar verebilmek için düşünmen miydi? hissettin mi güzel kadın? canın yandı mı? umarım değildir. umarım gittiğin yer, senin kadar saf ve güzeldir. ve umarım gittiğin yerden, pırıl pırıl iki güzel çocuğunun ve diğer yakınlarının bu ani gidişinle çektiği acılar, gözükmüyordur.
eğer öyleyse, onlar da ruhlarıyla birlikte öldü artık. oğlun, daha ne olduğunu tam anlayamadı. sessizce oturuyor, kocaman açtığı gözleriyle etrafı seyrediyor. yemek yemek için seni bekliyor. acısı omuzlarının çöküşünden belli. bedenini kurtardığın kızın, hastaneden çıkıp, evdeki kalabalığı görünce, duymaması gerekeni duyunca; öyle bir çığlık koparttı ki, dağlanmayan yürek kalmadı. o çığlık ki ders olsun tüm yüreklere. kızın, kokunu arıyor, elinden bırakmadığı yastığında.
eşin diyor ki, "ben sana doyamadım daha, can yoldaşım."
diğer yakınlarını saymıyorum bile, bu acıların yanında onlarınki sığ kalır."
iki gün önce, 23 yaşında ehliyeti olmayan bir genç, kaldırımda bekleyen 5 kişiye çarptı. her biri zarar gördü, fazlasıyla. kocaman bir hayat son buldu. ölen anne için yapılabilecek hiçbir şey yok. ruhları ölen yakınları içinde aynı şekilde.
kazayı yapan gençte ölecek. o genç omuzlarda bu vicdan azabı taşınmaz, tüketir. 2 küçük çocukta annesiz yaşayamaz. hele böyle gelen bir annesizlikle hiç yaşayamaz, tükenir.
arkadaşlar, trafik canavarı söylemi, sonucun trajik vehameti yanında çok vasıfsız kalıyor. biliyorum çok klişe; ama bir o kadar da önemli bir ricada bulunacağım. ne olur, lütfen, tanıdığınız trafik kurallarını ihlal eden herkesi, bıktırana kadar uyarın. hepimiz çok iyi biliyoruz ki bunu yapanlar yine en yakınlarımız, yine içimizde, yine biziz.