istanbulun büyük ve zengin kuluplerinin taraftarı olup, akşam yenen etli yemeğin artığına talip villa köpeği gibi kendini mutlu etmek yerine. doğduğu şehirin veya yaşadığı bölgenin kendisi için ter döken fakir takımını desteklemektir. takımının emeğinin alenen yenildiğini görmek ve ses çıkarttığında cezalandırılmaktır. yani paranın, zenginliğin karşısında eli kolu bağlı kalmaktır. yıllar sonra rüşvet, şike ile elinden alınan şampiyonluğa kalp krizi geçirip hayatını kaybedecek kadar üzülebilmektir.
şampiyonluğu kaçırınca stadı ateşe vermek yerine, hiç bir zaman şampiyon olamasada bile heryerde trabzonluluğunu dile getirmektir. deplasmanlarda 61. dakikada sevinemesinler diye ıslıklanıp yuhalanırken bir gün önce toprağa verdiğimiz şehitlere asker selamı ile saygı duruşunda bulunup birilerine adamlık dersi verebilmektir.
sonuç olarak ne kadar anlatılsa da doğduğu toprakların takımını desteklemek yerine başkasının mutluluğuna villa önü köpeği gibi tamah edenlerin algılayamayacağı bir olgudur.
maç başına bir gol ortalamasıyla oynayan forvetini bir maç kötü oynadı diye ıslıklamaktır. 90dk susup 61.dkda stada balon salmaktır. trabzonspor yense de yenilse de maç sonrası olay çıkarmaktır. kendi futbolcusunun kafasına yabancı madde fırlatmaktır. büyük şehirlerde bizeheryertrabzon nidalarıyla oraya buraya laf atarak magandalık yapmaktır. trabzonsporluluğun temelinde kulüp sevgisi trabzon aşkı değil bastırılmış şiddeti açığa vurma arzusu yatar.