transferde brezilya dizisine devam eden takımımız. geçen seneler rio karnavalı şekline dönüşen transfer fiyaskosu bu yılda devam edecek gibi. şöyle bir listeye baktım da, rogerio ceni , fernandao , alex raphael meschini listede. olmamış. 3 - 4 milyon dolarlık topçular ts ye yakışmaz 12 milyon dolarlık wagner love varken! güldürmeyin, hatta hasta etmeyin insanları artık. bazı düşünceler ts ye zarar vermeye başladı. ersen martin transferini hatırlıyorum da hakikaten ts nin transferler dedikoduları bile türkiye de ki insanların yüzünü güldürmeye yeterli. gülmeye ihtiyacımız var zaten ağlanacak halimize!
transfer dedikodularında bir nostaljide benden!
(#839764)
teknik direktörlüğüne belki de şehrinin havasına, suyuna ve halkına en uygun ismi getiren takım. trabzon başarılı olduğu yıllarda sürekli saldırmış, halkı da hep kazanmayı düşünmüştür. son yıllarda ziya doğan'ın 8 ya da 9 defans oyuncusuyla sahaya çıkmasından bıkan tribünleri artık saldıran bir trabzonspor ile kendilerine geleceklerdir. belki de eski karadeniz fırtınası geri dönecek, trabzonspor tribünleri tekrardan dolacak, trabzon deplasmanı büyük takımlar için eskisi gibi kabus olacaktır. tekrar eski günlerine dönmesini umuyorum...
aslında hüseyin çimşir takımı idare edebilirdi. bizim hocaya falan ihtiyacımız yoktur. sorun hoca ile sınırlı değil trabzonspor da. komple değişime ihtiyacı var bu takımın. seyircisinden, medyasına, çoluğundan, çocuğuna, tesislerinden stadına kadar. yapacak birileri olursa ben arkasındayım, destekliyorum. sen söyle ersun bu işe ne tersun?
resmi web sitesinde beşiktaş'ı liverpool galibiyetinden dolayı kutlamış kulüp...
--spoiler--
Şampiyonlar Ligi müsabakasında ingiltere'nin Liverpool takımını 2-1 mağlup eden Beşiktaş'ı kutluyor, Avrupa sahnesinde başarılarının devamını diliyoruz.
--spoiler--
bu seneki ilk icraatı ilk yarıdaki tüm maçların hasılatlarını şehitlerimize bağışlamak olmuş takımımız. bu sene yaptıkları komikliklere bir yenisi daha eklemiş bizim komik başkan. seyircisiz oynanacak bjk ve ankaraspor maçlarını da seyircili yapın, onun hasılatını da bağışlayalım gafletinde bulunmuş kendileri. ne hallere düştük sayın seyirciler. paranla rezil olmak böyle birşey herhalde.
geçenlerde bu güzide takımımızın ışıkları da sönmüş!. efendim şöyle ki,
ts nin mevcut dört antrenman sahası var. ancak bir tanesinde ışıklandırma mevcut. malumunuz kuraklık ve çalışılacak saha patates tarlası olmuş. takımın gece idmanı var ama sahası yok, alternatifi yok. ama çözüm de pratik tabi, ışıklandırma olan sahanın ışıklarıyla diğer sahanın aydınlatılması. güler misin ağlar mısın? hiç ışık yok hiç!
hayatımın en kötü maçını izletse de * , hocası bizi kangren etse de , yönetimi bizi yerin dibine soksada, 1996 yılında bize acının büyüğünü yaşatsa da, fatih tekke ve yakında gk yi de satsada, bir sevdadır bu takım. iyi ki varsın, kalbimizdesin.
4. büyük değil, büyük takımdır. öylede kalacaktır. unutanlar için hafif derecede verilmiş entrylerden ikisi.
(#889510)
(#947401)
Şaşırmayın, gülmeyin, kızmayın... Dinleyin... Bırakalım Vestel'di Sivas'tı, Federasyondu, tahkimdi, çözüm söyleyelim.
Kırk yaşındaki Trabzonspor, on yaşındaki Trabzonspor değil... Dayanamadı bu kadar sarsıntıya, erken çöktü, kabul edelim... Başka kongreler, yeni futbolcular, önemli yöneticiler, yerli hocalar, yabancı hocalar, futbolcu izleme komiteleri, komite raporları, PAF takımının 10 numarası, Çek liginin gol kralı, hiçbiri ve hiçbiri bu çöküşü durduramadı; hatta çöküşe, bitişe, yitişe hizmet etti...
Başka bir şey lazım, başka bir şey istiyor Trabzonspor...
Önümüzdeki en kısa süre içinde, yeniden yapılanma adına, Trabzonspor'u tasfiye edelim... Altına, yanına, ötesine, berisine bakmadan tasfiye edelim... ismimiz, logomuz, renklerimiz, kurucularımız, şampiyon kadromuz baki kalsın, başka değişebilecek ne varsa değiştirelim...
Önce ona bir anayasa yazalım... Anayasasında nasıl futbolcu transfer edileceği de yazsın, altyapıdan kaç oyuncunun takıma katılacağı da... Yönetimlerin seçilme ve iş yapma biçimlerini denetleyen maddeler de olsun, taraftarın sürece nasıl katılacağını irdeleyen maddelerde... (Trabzon Fikir Kulübü'nün manifestosuna benzer)
Artık futbolcu izleme komiteleri, Brezilya seyahatleri, iktidar savaşlarının gösteri alanı olmasın Trabzonspor... Futbolun temaşa meydanı olsun...
Trabzonspor Anayasasının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gibi değiştirilemez maddeleri olsun... Ne bileyim, mesela, "Başarısız yönetim kurullarından hiç bir üye (başkan dahil) bir daha göreve talip olamasın... "
Ya da, sadece Trabzonspor Kulübü Derneği için 5-6 yönetici seçilsin, diğer tüm branşlar profesyonellere bırakılsın... Futbolcuyu, yönetim kurulundan herhangi biri transfer edemesin. Teknik direktör kim olacak sorusu haftalık salı toplantılarında cevap bulmasın... Futbol takımını futbolun profesyonelleri yönetsin...
Yönetmek isteyenler ya da...
Daha pek çok maddeyle yeniden yapılandırılsın... Kulübü kapatalım, tasfiye edelim derken, kapısına değil ama bizi bu noktaya sürükleyen anlayışa kilit vuralım, kapı dışarı edelim... Ne zaman? Hemen şimdi!
Aralık ayındaki kongreye hazırlanan/ hazırlanacak başkan ve yönetici adayları:
"Bırakın masaya yumruk vurmayı, hakemlere ağalık etmeyi, medyada boy göstermeyi... "
iş bu... Olsun koltuğunuzun altında yönetim anayasanız, fikirleriniz... Ne zararı var? Siz de işe futbolcu ve hocaları değiştirmekle başlayacaksanız, hiç başlamayın daha iyi. Onlar da değişmeli ama neye göre?
Önce planlayın, sonra o plana göre neyi değiştiriyorsanız değiştirin...
Biliyorum, diyeceksiniz ki, "Yirmi seneden fazla kemikleşen yönetim anlayışı var, bunu bize mi tasfiye ettirmek istiyorsun.?"
5 futbolcu gönder 5 futbolcu al, teknik direktörü gönder, yenisini getir... "
Değişim bu değil... Senelerdir yapılan bu... Yönetimler değişiyor, futbolcular değişiyor. Hocalar değişiyor... Değişmeyen son, bildiğiniz son...
Sonuç değişmeyecekse; Aralık kongresi neden? Ziya Doğan'ın gitmesi neden? Fatih Tekke'nin geri dönmesi neden?
Bu değil... Büyüklük bu değil...
Görmek istemediğimiz şu:
Şarkı aynı, şarkıcılar farklı
Şarkıcılar değişiyor ama hep aynı şarkı söyleniyor...
Nota bilmeyebilirsiniz, hatta sesiniz de çirkin olabilir...
Bu şarkı dünyanın en kolay ezberlenen şarkısı...
Biliyorum ezberinizde var ve mırıldanmaya başlayanlar da var..
Yalnız, Aralık ayının anonsunu önden yapma keyfi de benim olsun:
"Çok iyi bildiğiniz bir Trabzonspor bestesi... Bestesi-güftesi-sözleri Trabzonspor'dan alınan şarkıyı, koromuzun yeni sanatçıları seslendirecek... " *
Denizlispor'a en ters gelen takimdir. Denizlispor her sezon istanbul takimlarindan mutlaka 2-3 beraberlik hatta 3 puan cikarirken, 6 sezondur yenemiyoruz ve son birkac sezondur puan dahi alamiyoruz bu takimdan. Yanliz anadolu'dan bir sampiyon daha cikana kadar anadolu takimlari'nin sani serefi olarak hak ettigi itibari gorecektir bizden.
ne zaman fenerbahce moralimi bozsa, açıp maçını izlediğim kulüp. insan böyle takımlarda var birinci ligde fenerbahçe'nin neyi kötü diyor, morali düzeliyor...
trabzonspor - sivasspor macindan sonra 3 puan icin takindiklari tutum ve surekli aglamalari uzerine sempati yerine antipati duymaya basladigim anadolu klubu.
en guzel cevabi sivasspor baskani mecnun odyakmaz vermistir:
"kendimizi tokatlatip macin yarida kalmasina neden oldugumuz icin ozur dileriz. tahkim kurulu'nun verecegi karara saygi duyacagiz, kol kirilir yen icinde kalir. uefa'ya gitmek gibi bir dusuncemiz yok. 1 yada 3 puan icin ulke futbolunu rezil etmeye gerek yok."
Meşhur bir sözümüz: "Allah sevindireceği kuluna önce eşeğini kaybettirir, sonra buldururmuş".
Trabzonspor Yönetimi da önce yıldızını sattı, sonra geri aldı. Bravo, büyük iş!
Ara transfer dönemini boş geçmelerine rağmen, Bursaspor maçı öncesinde yangından mal kaçırır gibi TV kameralarına çıkıp, Ersen Martin i Huelva ya sattık diye demeçler veren yöneticilerimiz, daha bir hafta geçmeden transfer beceriksizliği nasıl olur, bir süreç nasıl sabote edilir, bir kere daha gösterdiler. Sadece Türkiye de rezil duruma düşmek yetmiyordu çünkü; şimdi Avrupa da da nasıl yönetildiğimizi bilmeyen kalmadı.
Ersen çok sevdiğimiz, değer verdiğimiz bir oyuncumuz. Elbette onun takımda kalması bizleri üzmez; eğer kendisi mutlu ise. Ama durduk yerde, ortada fol yok, yumurta yokken, kameralar karşısına geçip, sanki transfer bombası patlatıyormuş gibi Ersen i sattık! deyip, iki gün sonra da transfer beceriksizliklerimize bir yenisini eklemenin ve Trabzonspor u bu şekilde bir kere daha gündeme taşımanın ne alemi vardı?
Bir başka meşhur sözümüz: "Her şerde bir hayır vardır!"
Bu olaydan da Tomas Jun kazançlı çıktı, sonunda teknik direktör kendisini hatırladı. Parası düzenli olarak ödenen, ama sezon öncesi kamp da dahil çalışmalara katılmamış bir oyuncumuzu daha keşfettik (?). Artık ispanya dan bir yıldız transferimiz var, bir de gol kralı forvetimiz. Ne mutlu bize! Transfer döneminin en hareketli takımıyız artık.
Trabzonspor borç batağında yaşadığı dönemde sıklıkla hukukçulara konu olmuştu. Canımızdan bezdiğimiz o günleri atlattığımızda, büyük yük kalkmıştı üzerimizden. Şimdi ise başka konularla gene hukukçulara konu oluyoruz. Borç batağı döneminde yaşadığımız sıkıntıların üzerinden bir de yaklaşık 2 senelik felaket bir yönetimin ardından artık gücümüz kalmadı, tahammülümüz kalmadı.
Trabzonspor, Trabzonspor gibi yönetilsin istiyoruz sadece. Türkiye nin devrimler yaratan, gençler yetiştiren, sahada rakiplerine korku veren tek Anadolu Kulübü, ama Anadolulu olduğu kadar da Avrupalı olan Trabzonspor gibi yönetilsin.
Trabzonspor'un başarısını önemseyen, Trabzonspor'la nefes alan ve Bordo-Mavi'yi hayatlarının en değerli yerine koyan herkesin tek dileği ve beklentisi bu.
Eğer bu zor geliyorsa, bir A4 kâğıt ile bir kalem yeter bu zorluğu ortadan kaldırmaya.
yeryüzünde fenerbahçe olduğu müddetçe haluk ulusoy ve taifesinin tüm ittirmelerine ve kollamalarına rağmen şampiyonluğu sadece ve sadece rüyasında görebilecek anadolu takımı.
bir kısım medyanın ve meraklı sporseverlerin infaz ettiği takımdır.
maçın hemen ertesinde yapılan yorumlarda trabzonspor a tüm sezon saha kapaması verilmesinden tutun da lig düşürülmesine kadar, türkiye standartlarının çok ama çok uzağında cezalar verildi bu kişilerce. belki hepsinin kendine göre haklı oldukları sebepleri vardı ama asıl dramatik nokta bu cezaları savuran kişilerin çoğunun maçın halen daha seyretmemiş olmaları. bir şekilde maçın olaylı bölümlerini seyretmişler sadece ve olayda geçen trabzon kelimesinin verdiği klasik gaz ve önyargıyla trabzon klasiği etiketini yapıştırarak, cezaları havada uçurmuşlardır. trabzon daki tel örgüsüz staddan dem vuran bu insanların çoğunun ikamet ettiği istanbul daki stadlardaki tel örgü durumunu bir kez daha gözden geçirmelerini diler, ayrıca tel örgüsüz buralarda neler yaşanabileceğini düşünmelerini öneririm. trabzonsporluların tümünü futbol teröristi ilan eden zihniyeti bu konuda çok da zorlamamak lazım aslında, zira bu önyargı hiçbir şekilde objektif bir düşünceye ulaştıramayacaktır insanları, trabzon futbol terörü imajıyla kalacaktır çok bilmişlerin söylemleriyle. * *
ilk önce beyefendi sandığım başkanlarının, olaylı sivas maçından sonra federasyonu tehdit eder gibi konuşmasından sonra iyice antipatimi kazanmış, 24 yıldır şampiyon olamayan, her 3 maçından biri olaylı olan karadeniz takımı.
turkcell süper lig'de, 2007-2008 sezonunda kesinlikle şampiyon olamayacak spor kulübü.
sebep, kötü futbol oynaması, hakemlerin aleyhine kararlar vermesi falan değil...
sebep, büyük bir antipati toplamış olması. anadolu'da trabzonspor dendiğinde akan sular durur... sadece trabzonlular tarafından değil, pekçok şehirden taraftarı olan bir kulüp trabzonspor. ancak son sivsspor maçı, durumu öyle bir vahim hale getirdi ki, trabzonspor istenmeyen adam ilan edildi. bunda kuşkusuz en büyük sebep, tranzonspor yönetimiydi. ceza verilene kadar sessiz kalıp, ceza verildikten sonra tahkim kuruluna gidebilirlerdi. ancak, trabzonspor yönetimi, verdiği oyu tehdit olarak öne sürdü "desteğimizi çekeriz" dedi, bu haluk ulusoy federasyonu'nun sarsılması anlamındaydı. savurdukları tehdit büyük bir silah olarak geri dönecek... anadolu'nun en büyüğü olan kendilerine, büyük bir anadolu direnişi gerçekleşecek... trabzonspor barcelona, chelsea, milan gibi de oynasa, bu sezon şampiyon olamaz...
çok değil, 2005-2006 sezonuna geri dönün... fenerbahçe hakem hatalarıyla puanlar almakta, elle attığı goller hakemler tarafından görülmemekteydi. bir diğer taraftan galatasaray, paf takviyeli mütevazi kadrosuyla mücadele etmekte, maddi olarak zor duruma düşmekte, fakir fukara edebiyatı yapmaktaydı... hem anadolu mağdur edilmekte, hem de zayıf kadrolu, dişini tırnağına takarak mücadele eden galatasaray mağdur edilmekteydi. küme düşmeye oynayan takımlarına varana kadar, fenerbahçe'ye karşı büyük bir anadolu direnişi gerçekleşti. türk insanı duygusaldır, hep ezilenin yanında olur. fenerbahçe maçlarına bütün anadolu takımları sonuna kadar asılırken, galatasaray'a karşı daha pasif kalmaktalardı. -yanlış anlaşılmasın, galatasaray'a yatıldı demiyorum ki, bana göre galatasaray'ın aldığı en temiz şampiyonluktur- fenerbahçe'nin 2005-2006 sezonunda şampiyon olamamasının sebebi, gerek yönetimsel hatası -herkesi karşısına alması- gerekse, anadolu'ya karşı haksızca puanlar kazanması yatmaktaydı.
bülent demirlek'i 2002-2003 sezonundan beri mercek altında tutarım, kendisi bir diyarbakırspor-beşiktaş maçında diyarbakır kalecisi şenol'un -i love you şenol- net kırmızı kartlık hareketini gördüğü halde, kırmızı kartını çıkarmayarak, benim gözümde bitmiştir. aynı şekilde selçuk dereli de, 2001-2002 sezonunda, bir yimpaş yozgatspor-galatasaray maçının 3-1'den 3-3'e gelmesini sağladığı için o tarihten bu yana gözümde hakem değildir. ki bu iki hakem türk hakemliğinin en üstündeki iki hakem.
bülent demirlek, hakemlik hayatının en doğru kararını, maçı tatil ederek vermiştir. galatasaray-fenerbahçe maçını tatil etmemesi ne çeşit bir rezaletse, maçı tatil etmesi çok doğru bir olaydır. trabzonspor-sivasspor maçını rezalet yönetmesine rağmen, maçla alakalı en doğru karardır, tatil kararı.
velhasıl, bugün federasyona olan tepkinin trabzonspor camiasında somutlaşmasının sebebi, trabzonspor yönetiminin federasyonu alenen tehdit etmesidir. 2005-2006 sezonunda fenerbahçe'nin başına gelen büyük anadolu direnişi, bu sezon trabzonspor'a olacaktır. bu şiddetli tepki tahkim kurulu 3-0 hükmen mağlubiyete karar verirse veya sivasspor tekrarlanacak maçı kazanırsa azalabilir. trabzonspor'un sivassor karşısında alacağı 3 puanın hiçbir önemi yoktur şampiyonluk yolunda, keza o 3 puan, onlarca puana mal olacak bir tepkinin bonusudur.
gidip avrupa nın mahalle takımlarına yenilip her fırsatta olay çıkaran, hükmen yenik sayılmadığına sevineceğine oraya buraya sataşmaya yer arayan bir de başkana sahip anadolu takımı.
sivasspor maçından dolayı 10 maç ceza almasını beklediğim kulübüm. hatta sezon boyu kapatılsa gıkım çıkmaz. ancaaaak, eğer üç puanımı gasp eden olursa, yeltenen olursa damarımıza basılmış olur. kimse o futbolcuların emeğini çalmaya kalkmasın, sivaslılar gibi de masum ayağına yatıp bedavadan üç puan almaya kalkmasın. ortada bir 30 saniyelik dilim var. oynanır, sonuç belli olur. eğer aksi bir karar çıkarsa, bundan sonra üç puan almak tüm taraftarlar için zaten çok kolay hale gelir. adalet kalmaz, karışıklık başlar. x takım deplasmanda 3-0 galip. hemen karşı takımın forması ile sahaya dal, rakip futbolcuyu şöyle bir ittiriver. 3 puanı cebine koy şeklindeki durum özellikle şampiyonluğu kovalayan takımların, rakip seyirci kisvesine bürünüp provakosyon şeklinde olabilir. bunları yazan ben provakatör müyüm hayır ama durumun buralara gitmesi muhtemeldir.