Not: Yanlış bilgileri düzeltmek amacıyla girilen bu entryde mikromilliyetçilik yapılmayacaktır.
Öncelikle düzeltilmesi gereken bilgiler vardır.
+Şehir nüfusu 300.000 değil 408.103'tür. (bkz: wikipedia)
+Aşırı muhafazakar bir il değildir. Muhafazakar bir ildir.
+Sürekli göç veren iller arasında değildir. Aksine çevre illerden göç alan bir ildir.
+Şehirde her Fenerbahçe formalı linç edilmez. O günler eskide kalmıştır.
+Fabrika bacası olmayan bir şehir değildir. 3 tane organize sanayi bölgesi vardır.
+Sadece yaylalardan ve köylerden ibaret değildir. Şehir nüfusu Köy nüfusundan fazladır. (bkz: wikipedia)
+Sadece kemençe dinlenen ve horon oynanan bir şehir değildir. Şehir merkezinde bir çok Rock Bar vardır. Türkiye'de Rap dinlenen şehirler sıralamasında 6.dır. Son Breakdance şampiyon takımı bu şehirden çıkmıştır.
+Yağmurlu bir iklime sahip olsa da abartıldığı derecede değildir. Sürekli yağmur yağan yerleri yüksek yerlerdir.
+ Şehir sahilden bakıldığında kötü gözüksede topoğrafyasından kaynaklanan engellere rağmen (dar sokaklar vs.) şehir merkezi çok güzeldir.
+Çoğu ildeki gibi ilçeler merkezden beslenmez. Ayrı bir ekonomik yapıya sahiptir.
+En büyük meseleye gelelim. Smile Was Here. Trabzon'da Laz nüfusu çok azdır. Bu nüfus ise göç ile gelmiştir.
+ Trabzon merkezinde görülen ve eskiden beri süregelen Sol ideolojisini ve iktidarını, göçler sonrası kaybetmiştir.
+ Kızları güzel değildir kanısı kişiden kişiden farklılık gösterebileceği gibi bilinmesi gerekir ki çok güzelde kızları vardır.
+ Burnu uzun insanların toplandığı bir il değildir. (bkz: benim burnum)
edit: ve yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de yaşanabilecek şehirler sıralamasında 4. sıradadır.
fatih sultan mehmet'in bi ara valilik yapmışlığı vardır. oranın mısır ekmeğini yiyen iflah olur mu dayanır bizans surlarına yıkar yerle bir eder gevurları. ***
edit: fatih fethetmiş, yavuz valilik yapmış, bende yanlış yazmışım.
insanı çok sıcak kanlıdır, 14 eylül trabzonspor beşiktaş maçının başlamasına dakikalar kala bir dostumun kırtasiyesinde oturmaktayım. içeriye yirmili yaşlarda ve yanında saçı dökük bir amcamız girmiştir.
+ selamun aleykum kardaşum.
- aleyküm selam abicim, buyrum.
+ yav kardaşum buralarda maç izleyebileceğimiz yer bili misun ?
- abiciğim dümdüz gidin ilk karşınıza çıkan sokaktan dönün orada bir kahvehane var orada izlersiniz.
+ sağolasun, allah razı olsun.
- önemli değil abi. sorması ayıp nerelisin abi * ?
+ trabzon'dan misafirliğe geldik hemşerum *.
- hoş geldiniz abi eskişehir'e, inşallah kazanır trabzon valla, hatta şampiyon olursa eses olmuşçasına sevinirim.
+ eseslimisun sen da, şampiyonluğu kaçırduğumuz o yıl esesliler "gonullerin şampiyonu trabzon" diye pankart astılar üst üste. esesi ve taraftarınun yeri ayrıdur trabzonlular için.
ve olaylar gelişir, sıkı bir futbol muhabbetinden sonra kendileri bizi maçı izlemeye davet etmiştir ve hem sohbet eşliğinde hemde trabzonspor'un kaçırdığı pozisyonlara veryansın ederek güzel vakit geçirmişizdir.
eğer sözcüklerin içinde "u" harfi geçen bir kişinin sesini duyarsanız hemen gidin tanışın, gerçekten pişman olmazsınız *.
Hakkında sağda solda yapılan genellemeleri görünce üzülüyorum gerçekten. Memleketim diye demiyorum ama çok fazla genellemeye maruz kaliyo.
Ramazanda oruç tutmayani dovuyolar diye bi sey yok. Meydanin ortasında çay iç, yemek ye, cafeler şu an zaten açık herkes sigarasini çayını kahvesini rahat rahat içiyo. Gelip laf eden kimsede yok.
Kisa giyeni saçını uzatani küpe takani dovuyolarmis. Saçı mavi olan, iki kulaginda küpe olan, kilotunu gösterecek kadar yırtmaçlı tuhaf giysiler giyen arkadaslarim var. Ne sokakta ne başka bi ortamda tacize uğradıklarını görmedim.
Emin olun istanbul gibi bi şehirde ustunuzde kot
pantolonunuz varken bile arkadinizdan farkinda oldugunuz halde hayvan gibi poponuza bakan kahvehane amcalarindan sonra burda şort giyen bi kiza sadece bakilip geçildiğini farkedersiniz. Ki şort giyen bi kıza anadolu'nun her şehrinde bakılır. Özellikle trabzon'u etiketlemeye gerek yok.
Ben hiç siyasi goruslerimi, dini dusuncelerimi soylemekten cekinmedim. Hiçte fiziksel olarak bi saldiriya ugramadim. Ha evet ankara gibi istanbul gibi yerledeki o geniş çaplı özgürlük burda yok. Ama her anadolu ilinde olduğu kadar daha fazlası değil. Hatta yavaş yavaş evrimlesiyo trabzon insani bi on sene önceye kadar.
Bence en büyük sorunu küçük olması. Çok güzel şehir. Çok küçük ama. Yani benim gibi alışkın olmayana bi istanbul'dan gelene okuması zor belki de. Bilmiyorum seviyorum ama burayı. Yeşili güzel çok kalabalık değil yaşaması kolay. Yağmur yağdı mi çok ayrı bi güzel. Bayramlarda köye gidip sabah 5 te kalkip anneannemle sobayı yakip 6 da kalkan babamla enistemi uyandirip bayramlastiktan sonra onlar namaz giderken kahvaltiyi hazirlamak güzel. Bütün günü köydeki akrabalari gezerek geçirmek güzel. Yazın bok kokan denizinde yüzmek güzel. * sahile inip balikekmek yemek, ailecek teyzeler anneanne kuzenler hep beraber uzun göle pikniğe gitmek güzel. Yazın meydan parkında oturmak, kışın kafeleri tek tek turlamak.
Kalkınma'da tüm gece aylaklik yapmak, forum'un terasında yemek yerken hemen dibindeki denizi seyretmek.
Trabzon aadece trabzonlu olanı güzel ve katlanilabilir geliyo lan belki de. Bilmiyorum.
şimdi orada olup; akşam ezanına doğru iftar yaklaştıkça insanların molozdaki pazarda acele acele alışveriş yaptıklarını, fırınların önünde yumurtalı, susamlı pide almak için canla başla uğraştıklarını, alışverişlerini yapanların evlerine ulaşmak için ha bi gayret dolmuşlara binmelerini seyretmek, iftara 5 dakika kala sokaklarında kediler hariç kimsenin bulunmadığını görüp hayretle donakalmak ve o ıssızlığı içinde hissetmek, akşam ezanının tüm minarelerde şevkle okunmasını dinlemek. esnaftan arkadaşlarla boş trabzon sokaklarının birinde güveçle iftar açmak, iftardan sonra hep birlikte kaymaklı yemek, çay içmek. of ooof.
