mantıksız bir şehir milliyetçiliğinin sonucudur.
başka takım taraftarını dövmek, başka şehirliyi sevmemek gibi akla mantığa sığmayacak kadar aptalca özellikleri gururlanarak anlatmaları da cabası.
trabzonu bilmeyenlerin, trabzon halkını tanımayanların ortaya attığı faşist bir söylem.
bir kaç münferit olayla koskaca trabzon şehrini bu şekilde karalamak kabul edilebilecek bir şey değildir. bu gibi münferit olaylar türkiyenin her ilinde zamanla meydana gelmektedir.
doğal olarak gs-ts iş birliğinin burda da kurulmasına yol açan söylem.
trabzon için tabii ki genelleme yapmak yanlış ama neden 1461 trabzon'un maçlarına gidenlerin sayısı normalde 4000'i geçemezken dünkü 14.000 kişi nerden çıkmıştır? nedir bu fenerbahçe düşmanlığı arkadaş?
adamlar sırf fb'li futbolculara saldırmak için stada gidiyor.
fenerbahçe taraftarına gelince; kendi stadını da yakmıştır, koltukları da sökmüştür ama asla rakip takıma ne bir çakmak atmıştır ne başka bişey. burda bazılarından önce aynaya bakmalarını rica ediyorum.
ben bir fenerbahçe taraftarı olarak ezeli rakibimizin taraftarına saygı duyarken, ne zaman şampiyonluğa uzansa fenerbahçe'den şaplağı yiyip oturan trabzon'un futbol işlerinin ne yönetimine, ne futbolcularına ne de taraftarına zerre kadar saygım yoktur.
zaten trabzon taraftarları da ne zaman destek için ayağa kalksalar yine fb'den şaplağı yiyip oturdular. dün 2-0'dan sonra herkes susmuştu da. *
şiddetin kenti değil ama odağı, fenerbahçe dir. şampiyonluğu kaçırdıkları maçlarda kendi stadlarında ve etrafında yaşattıkları terör herkesin hafızasındadır hala.
galatasaray mabetlerin de koyunca ve kupayı mabet dedikleri kin nefret yuvası olmuş stadların da almak isteyince (ki hakkıdır) ortalığı savaş alanına çevirmişlerdir.
Trabzon'da gördüğü kin ve nefreti başka hiç bir yerde görmemiş kişilerin yorumudur. adana, Diyarbakır, istanbul, mersin (Tarsus) ve daha bir çok şehrimizde Trabzon'da yaşananların fazlası yaşanırken sadece Trabzon demek ve Trabzon'uda başkenti ilan etmek bilmeden konuşmanın ortaya çıkardığı durumda denilebilir. bir çok şehre giden ve çok haber izleyen biri olarak "kin ve nefret" kelimelerinin en az duyulacağı şehir olarak söyleyeceğim güzide illerimizden biridir. tabi siz memleket sevgisini "kin ve nefret" olarak görmezseniz geçerli bir durumdur.
70'li yılların sonu. Fenerbahçe Trabzon rekabetinin had safhada olduğu yıllar. Trabzon deplasmanına giden Fenerbahçe 1-0 öne geçer. Sahaya bıçak başta olmak üzere türlü eşya yağmaya başlar. Bir Trabzon atağında kaleci Yaşar oyuncunun ayaklarına yatıp topu alr ama hakem penaltı verir. Yaşar zavallı topu gösterir ya ben topu tuttum ne penaltısı der ama sonuç alamaz. Maç 1-1 biter. Maçtan günler sonra hakem açıklama yapar. Eğer maçı Fenerbahçe kazansa idi maçtan ölümüz çıkardı diye.
35 yıldır aynı terane aynı müsamaha. Hiç değişim yok. Trabzon aynı Trabzon.
trabzon'da aylarca yaşamış, onlarca trabzonlu tanımış, trabzon'u sadece maçlardan değil, her türlü haberlerinden, insanlarının kendi ağzından da takip etmiş birisi olarak başlığın çok net ve yerinde bir tespit içerdiği kesindir.
Kin ve nefretle öne sürülen düşünce. Trabzon'da hiç bir zaman polis arabası devrilmemiş ve stada itfaiye girmemiştir. Bu somut bilgiler ışığında kadiköy'un şiddet konusunda Trabzon'a fark atacağı aşikardır. Ayrıca Hrant Dink cinayetini işleyen kişinin Trabzon'da büyümediği hatta fenerli olduğu polis ifadesinde mevcuttur.
Trabzon'a gitmeyerek sadece televizyonda maç seyretmeye dayalı bir yorumdur. tribündeki taraftara bakarak şehir üzerine genelleme yapmak daha fazla kin olduğunu gösterir.