Freud'un ilk insan topluluğunu tasarımladığı bir çalışması. Freud ilkel Kabile Miti adlı hipotetik bir ilk topluluğu anlatır. Bu ilk toplulukta zalim bir kabile reisi, kabilenin tüm kadınlarına sahip oluyor, bu kadınlardan doğan erkek çocukları da onunla rekabet edecek yaşa geldiklerinde bir bir öldürüyordu. Bir gün erkek çocuklar, yani kardeşler topluluğu bir olup zalim babayı öldürürler. Akabinde totemik bir ziyafet düzenleyip babayı yerler ve and içerler. Bundan böyle kimse kimsenin kadınına göz koymayacak ve birarada olmanın koşulları belirli yasalarla ve dolayısıyla yasaklarla çerçevelenecektir. Günümüzdeki kadın-erkek, insan ilişkilerinin, hukuk sisteminin, yasaların evrimsel gelişimini gözler önüne seren, Freud'un dehasını kanıtlayan bir çalışma daha.
tam anlamıyla mükemmel bir kitap ancak kadıköy alkıda aldığım sosyal yayınlarınınkinde 176.sayfadan 193.sayafaya kadar olan kısmının ters basılmış olduğunu gördüğümde beni kopartan kitap
internetten türkçe'sini okumak mümkün. nerden bulduğumu hatırlamıyorum, sanırım google'da aratmıştım... ekrandan iki saat içinde yalayıp yutarak okudum, elimde basılı kitabı olsa kasardı bitiremezdim büyük ihtimalle ama internet kuşağı olunca böyle oluyor, kendimi kabulleniyim gitsin. kitaptan çarpıcı bulduğum bir pasajı aktarmadan önce şunu söyleyebilirim ki gayet akıcı ve rahat okunan bir kitap. yazarı freud diye hazmı zor bir metin bekliyordum ama öyle değil. okuma zevkinin dışında faydası nedir diyene anlatması uzun sürer, geçiyorum, pasajı aktarıyorum:
''Kadınların psiko-cinsel gereksinimlerinin aile yaşamında ve evlenmede doyurulmamış olduğu yerlerde, karı koca ilişkisinin eksik bir biçimde son bulması ve kadının cinsel heyecanlarını yaşayışının tekdüzeleşmesi sonucunda, sürekli bir doyumsuzluk durumunun ortaya çıkma tehlikesi vardır. Yaşlanmakta olan anne, çocuklarının yaşamını yaşama yoluyla kendini onlarla bir sayma, onların heyecanlarını kendi heyecanı yapma yoluyla kendini bu tehlikeye karşı korur. Ana baba çocuklarıyla genç kalır, derler. Gerçekte ana babanın en değerli ruhsal kazancı da budur. Kısır kadın, evlilik yaşamında katlandığı yoksunluklara karşılık avuntuların ve ödünlerin en iyisinden yoksun kalmaktadır. Kızıyla bu duygu katılımını anne o kadar ileri götürebilir ki, kızının sevdiği adama bile aşık oluverir. Bu aşk bazı durumlarda, bu tür duygusal eğilimlere çevrilmiş olan şiddetli
ruhsal direnç yüzünden şiddetli nevroz biçimlerine yol açar. Bütün olaylarda böyle bir çılgınca sevdaya karşı, kaynananın ruhunda yaşayan karşıt güçlerin çatışması da katılır. Çoğu kez damada gösterilmesi yasak olan sevgi duygularının örtbas edilmesine neden olan etken, kaynananın damadına duyduğu aşkın bu haşin ve sadistçe içeriğidir.''
bizi biz yapanın, çocukluğumuzdaki küçük ve önemsiz birer ayrıntı olarak gördüğümüz, olaylar silsilesinin bir eseri olduğunu savunan keza toplumsal yasakların doğuşunu açıklayan nefis freud kitabı.
oldukça bilgilendirici bir kitap-makale-tez ne derseniz diyin. sözlükte gün içinde çok fazla rastladığımız cinsel tabular hakkında ilginç bilgiler var.
-oğlan çocuğu kafasında yaşattığı baba imgesini her zaman aşırı bir güçle donatır; öte yandan, babasına verdiği bu aşırı değer bilinç dışında beslenen bir güvensizlik duygusuyla bağlantılıdır. günlük yaşamında ilişkin içinde yaşadığı insanlardan birini kendisini takip eden kişi olarak belirleyen paranoyalı, onu yüceltip bir baba aşamasına çıkarır, başına gelecek bütün kötülüklerden sorumlu tutabileceği bir yere yerleştirir.
-dokunmak, bir şey üzerinde egemenlik kurma, bir kişiyi ya da bir nesneyi kendi hizmetinde kullanma girişiminin ilk adımını oluşturur.
-cinsellik gereksinimi, yaşamı sürdürme içgüdüsü gibi insanları birleştirme gücünü gösteremez; cinsel doyum, en başta bireyin özel sorunudur.
-yasak, gücünü, saplantı karakterini, doğrudan doğruya bilinçaltında gizlice varlığını sürdüren doyuma kavuşturulamamış isteğe, yani bilinçli bir yaklaşıma kapalı içsel bir zorunluluğa borçludur.