hayatımızın acımasız gerçeklerinden biridir bu. ayrıntılar, istatistiki bilgiler veya haydar dümen hazretlerinden anektotlar sunup canınızı sıkmayacağım. direk, bodozlama olaya dalacağım...
geçen gün yine geziniyorum kordonda. sevişen gençleri, alkol tüketim çılgınlığını, hayır çıkacağına inanan tipleri süzerek ilerliyorum yola. mahallemizde de oturan bir zat-ı muhtereme rast geldim. kendisini mahallede bilen bilir. son derece saygılı, sevgili, homo kılıklı tonton bir dededir. bu homofobik duygularımı kabartan yaratık konuşmak istediğinde hayır diyemedim. ama mükemmel son için başlangıç olduğunu biraz sezmiştim.
konu konuyu açarken bir yandan nargile tüttürüyor, diğer yandan testislerimdeki kaşıntının ne zaman geçeceğini düşünüyordum. o sırada bir dilenci yanaştı. elini uzattı. ağzımdan çıkardığım sakızı eline tutuşturdum. ayrıntılara fazla boğmak istemem sizleri. neyse konumuza dönelim. bu homo kılıklı dede torununun hoplatıldığını öğrendiğini bana anlatma lütfunda bulundu. sözlerinde "sinan sen iyi adamsın. gel torunumu fışfışla. başkalarının koynuna gireceğine senin gibi yiğit, mağrur, atılgan, gözlerinden ateş saçan birinin koynuna girsin." demeye çalıştığı her halinden anlaşılıyordu. oradan uzaklaştım. eve giderken lolipop, çikolota aldım.
torununun gerçekten patlak olduğunu o'na anlattığımda gözlerinden yaşlar süzülüyordu...
