Ayşe Gül Altınay ve Fethiye Çetin tarafından yazılan, müslümanlaştırılarak Anadolu' da kalmış ermeni çocuklarının hikayelerini torunlarının ağzından anlatan kitap.
--spoiler--
Bugün Türkiye'de yaşayanlar kendi hikâyelerini ne kadar biliyor, nelerin üstü örtülüyor, bu sırlar bizi nasıl etkiliyor? Neredeyse yüz yıl sonra 1915'te yaşananlar "torunlar" için ne ifade ediyor? Burada hikâyesini okuyacağınız kişiler bizi kendimizle, ailemizle, komşularımızla, arkadaşlarımızla tanışmaya, birbirimizin hikâyelerine kulak kabartmaya davet ediyorlar. Yalanlardan, gerçek korkusundan kurtulup geçmişimizle yüzleşmeden barışçıl bir geleceğe varamayacağımızı hatırlatıyorlar bize...
--spoiler--
Ermeni dedeleri, nineleri 1915'te ya da öncesinde müslümanlaştırılmış ya da asimile edilmeye çalışılmış torunların hikayeleri. Geçmişimizle yüzleşmeden barışçıl bir geleceğe varamayacağımızı hatırlatan anılar. Metis Yayınları'ndan çıktı.
Not : Ne kötüymüşüz biz ya... Yapmadığımız halt kalmamış. Şu dünya üzerinde bizimle uğraşıldığı kadar hangi ülke ile uğraşıldı merak ediyorum. Tamam, geçmişimizle barışalım. Ermenilere soykırım yapmadık ama asimile etmeye çalıştık diyelim. Yaptık belki de bunu. Osmanlı da benzerini yapmıştı. Peki ama bizim yazarlarımız neden yüzlerce yıldır beraber yaşadığımız insanların bize birden bire düşman olduğunu, kadın çoluk çocuk demeden öldürdüğünü anlatmaz. Türk milletinin anıların ermenilerinkinden daha mı önemsiz, daha az mı inandırıcı. Kendi insanını öven, kendi insanının da acısını paylaşan güçlü bir yazarımız neden olmaz. Ayıp mıdır merak ediyorum yoksa günah mı? Nedir yazarlarımızı erzurum'da köyleri yakan, insanları yakan, ermeniler kaçırıp ırzına geçmesin diye kendi kızını vuran insanlarımızın öykülerini anlatmamaya iten. Görmedik ve duymadık, dolayısı ile okumadık da 15 Mayıs 1919 günü izmir'e ayak basan Yunan askerlerinin o gün kaç insanı öldürdüğünü. Türk'üz ya biz. Allah belamızı versin, her şey müstahak bize. Kendi uyruklarından utanıyorlar sanki. Peki ya antepte, urfa'da, Maraş'ta olanlar... Bu 3 ilimiz de kendiliğinden mi adının önüne o sıfatları aldılar. Çok iyi davrandı Fransız ve Ermeniler de "Ulan biz bu kadar iyi davranılmayı haketmiyoruz" diye mi alayına isyan ettiler. Yazsana kendi insanının da yaşadığı acıları.
Herşey aleyhimize... Kendi yazarımız bile... Bu edebiyat fedaileri bir kez de kızılderililerin acılarını anlatsınlar, cezayir'de yaşananların. Kendi güncellerine baksalar. Gazze'de, filistin'de ve Irak'ta ne acılar oluyor. Yazsana sevgili yazar bunları da. 30 milyon kızılderili yaşadığı tahmin ediliyor 1500'lü yıllarda Amerika kıtası'nda... Bugün 100 bin kişi bile yoklar. Kitle imha silahları bile olmadan nasıl öldü bu insanlar anlatsana... Bir kere de biz okuyalım.
sıkıldım artık. Kendi bahçesinde dal olmayanlar girmiş bahçemize ağaçlık taslıyor.
Not 2: ermeni vatandaşlarımızla hiç bir sorunum da yoktur. Bu tip açıklamalar yapmak da adetten oldu ya. Vatanseveriz ya, ırkçı ya da faşist olmadığımızı da belli edeceğiz illa ki. Ayıp çünkü vatanını sevmek, hakkını korumak.