Her yerde olan şey. Sadece kendi çevrenizden biri yapınca göze batmıyor başka biri yapınca torpil adam kayırma hede hödö. Karşıysanız her durumda karşı olun.
günümüzde patlayıcı bir madde olmaktan öte tanıdığıyla işe girmek için kullanılan tanım. "torpilli" derken torpili yan cebinde taşıyan kişi değil "tanıdığı godaman kişiyi" cebinde taşıyan kişi demektir.
ülkemde üniversite okuyacağını çevre yapası gelir bazen insanın. çok daha önemli.
Atatürk Mudanya yolu ile Bursa'ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kitlesi, iskelede etrafını çevirmiş bulunmaktaydı. Bir kadının, elinde bir kağıtla Atatürk'e yaklaştığı görüldü. ihtiyar, zayıf bir kadındı. Ata'nın yolunu keserek titrek bir sesle:
''Beni tanıdın mı oğul? Ben sizin Selanik'te komşunuzdum. Bir oğlum var; Devlet Demir Yolları'na girmek istiyor. Siz Onu alsınlar dediniz. Fakat müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleseniz.''
Atatürk'ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
''Oğlunu almadılar mı?'' dedi. ''Ben tavsiye ettiğim halde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş. Çok iyi yapmışlar. işte Cumhuriyet böyle anlaşılacak...''
Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu ve Atatürk adeta coşku dolu bir sesle:
Dünyanın en güzel yiyeceği.
Tatlı ama baymıyor, hamurlu ama milföy olduğu için hafif. Sırf hamur da değil, içinde sütlü krema var.
Bi yiyecekten bekleyebileceğin her şey var. Günün her saati, açmışsın tokmuşsun, akşamdan kalma sabah yatma, hasta, yasta farketmez her durumda yersin bunu. maksimum fayda minimum yan etki bir ürün. Yormayan yiyecek.
Bu ülkede torpilsiz helaya bile sokmuyorlar insanı. Bakın birinin yaptığınız işleri görüp size referans olmasından bahsetmiyorum. Götümü yalayacaksın oğlanım olacaksın dibini dövdüreceksin ancak o zaman bir tabak yemek veririm diyor herkes.
Bir bok çukurunda yaşadığınızı bilin. Kimseden bir iyilik güzellik beklemeyin.
bu ülkede torpil hep vardı... yalan yok.
babamın da sayılı insana torpil yaptırdığını bilirim polis olurken. ki bir kaç senede bir olurdu... hatta sülalede çok laf ederlerdi "torpil yapsa ne olur, yaralı parmağa işemiyor" diye. çünkü adamın o torpili yapabilmesi için önce vicdanen kendi süzgecinden geçmesi lazımdı.
şu vardı yani...
totalde yapılan torpil %3ü 5i 10 geçmezdi.
herkes, herkes için her istediği zaman torpil yapamazdı çünkü anasına söverlerdi.
yüzlerce kişinin alıanacağı bir şeyde 1 isim.
öyle obaaa deyip komple belli bir kesim hiç olmazdı eskiden. allahtan korkar lan insan çünkü...
neticede hak eden yerine hiç hak etmeyenin yerine birini geçirmen kul hakkıdır.
hah işte bu yüzden eskiden... gerçekten hak eden zaten zaten kazanırdı, girerdi vs torpile bile ihtiyaç olmadan, neci olduğuna bakılmadan. en azından o adamların hakkı yenmezdi.
yüzbinlerce kişi içinde ilk bilmem kaça girip de adam elemek kim olursa olsun orospu çocukluğudur...
eskiden hiç olmazsa o orospu çocukluğu yoktu.