hala cözülmemis bir gizemdir.hz isa'nin carmihta ölmediginin,yeniden dogdugunun kanitlari arasina da konulan bu kefen bir sürü bilimsel arastirmadan gectigi halde tam olarak kesin bi sonuca varilamamistir
karbon 14 testi sonuçlarına göre 1200-1300'lü yıllardan kalmaymış. yani hz. isa'nın kefeni olduğu hikayesi koca bi yalan.
yine de kim yaptıysa hakikaten iyi iş çıkarmış. müthiş bi sanat eseri.
genellikle 5 ya da 10 yilda bir hatta bazen 50 yili askin surede halka gosterilen, sahsimin da bir hafta kadar once gordugu, uzerinde bir insan silueti bulunan uzunca bir bez parcasidir. ugruna polonyalilarin cogunlukta oldugu turist kafileleri gelmistir. boylelikle sehrimize bir hareket heyecan katmistir. sagolsundur.
bunun bir abartıdan ibaret olduğunu biliyoruz. mantıklı düşünüldüğünde ölü bir bedene sarılan kumaşın, bir sureti belirgin bir şekilde üzerine alması mümkün değil.
yapanın, büyük ihtimalle hayatı boyunca hiç kefen içinde ölü görmediği nesnedir. ya da isa nasıl ölmüşse artık sakalı bıyığı bile olduğu gibi hiç perspektifi bile bozulmadan 2 boyutlu olarak işlenmiş. bunun olması için isa'nın vücudundan radyoaktif ışınlar saçıp kefeni 2 boyutlu olarak yakması gerekir.
inanmayan bir bez parçasını arkadaşının suratına sarıp baksın nasıl bir şekil oluşuyor.
Orta Çağ'da, bağış peşindeki bir Kilise'nin, Halkla ilişkiler bölümünün çalışması olarak üretilmiş yapma kefendir. 1988'de isviçre'de yapılan karbon testlerine göre kumaş 1260 ila 1390 yılları arasına tarihlenmekte.
dinci esnafının ortak tezgahıdır. hristiyan, musevi, müslüman, budist farketmez...
samimi dindarları keklemek için uyduruk sözde kutsal eşyalarla ziyaret sirkülasyonu sağlanır, egemenler de panayır, fuar gibi olan bu olayın getirisinden nemalandıkları için ses çıksrtmaz, hatta destek olurlar...
hangi dinin, hangi eşyası olursa olsun putperestliktir.
karbon14 testleri sonucunda 1260-1390 yılları arasındaki bir zamanda yapıldığı öne sürülen fakat yapım yılı 1190 yılı olan macaristanda bir kilise duvarındada resmedilen kefendir. üzerinde l biçiminde 4 delik vardır ve çapraz işleme ile yapılmıştır, kilise duvarındaki tasvire bire bir uymuştur. hristiyanlar hz isanın çarmıha gerildiği, çektiği tüm eziyetler sonrası ölüp bu kefene sarıldığını ve bu kefenden dirilirken üstüne silüetinin geçtiğine inanılır. kefendeki silüetde çarmıha gerilmenin izleri kilisenin anlatımından farklıdır, kilise ellerden çivilendiğini, kefen ise bileklerden çivi vurulduğunu göstermiştir, kan izleride adli tıpla örtüşmüş, kilisenin mitolojik söylemlerinin tam tersine gerçekçidir.
kefen tarihinin 1357'de, Charney'li II. Geoffrey'in Fransa'da Lirey'de sergilemesiyle başladığını düşünmektedir. Ancak isa'nın görüntülerinden daha önce de söz edildiği bilinmektedir. 4. yüzyılda bir kaynak Thaddaeus ya da Addai'nin urfa'da, seçme boyalarla isa'nın bir resmini yaptığını nakletmektedir. 6. yüzyılda bir başka kaynak, isa'nın yüzünü bir havluya sildiğinde üstünde görüntüsünü bıraktığını bildirmiştir. isa bu havluyu, Edessa Kralı Abgar'ın bir elçisine vermiştir. Edessa'da isa'nın resmi olduğu hikâyeleri, Bizans ordusunun görüntüyü istanbul'a götürdüğü 944 yılına kadar devam etmiştir. Resim burada 1204'e kadar kalmış, o yıl Dördüncü Haçlı Seferi şövalyeleri kenti yağmalamışlar ve bu arada resmi de almışlardır. Kefenin 14. yüzyıl Fransa'sında sergilenebilmesinin açıklaması bu olabilir.
O resmin çıkmasına sebep olan kısım boya vs bir kalıntı yok.
Muhtemelen ilk fotoğrafçılık deneyimleri döneminde da vinci trollük için yaptı.
Görüntü fotoğraf yanığı ile oluştu yani.
Yahudi kültüründe ve yasasında yoktur mezar ile ilgili malzemelere yanaşmak vs. Herkes uzak durur usulen dolayısı ile bugune ziksen varmaz o dönemden bir şey.