Kardeşin kardeşi vurması gibi. Terör gibi. Bildiğin terör.
Bu hırs neden? Sevdiğin birinin sevdiği biriyle evlenmesine karşı yapılan bu hırs. Bunu yapan bir baba, bir kardeş kimi zaman.
bir karında yatmadık mı
bir anadan doğmadık mı
bir memeden doymadık mı* denilen bir abi bazen...
Töre, cehaletin bedeli.
Töre, eli kana bulanan insanlar demek. Üstelik hiç pişman olmayan ve hiçbir zaman pişman olmayacak.
Töre, daha doğmadan ana karnında ölen bebek demek.
Töre, sevdiğiyle evlenmek için ölümü göze almak demek.
Töre, amcası tarafından tecavüze uğrayan yeğenin kaçınılmaz sonu demek.
Töre, beyni yıkanan bir kardeşin kardeş kanı dökmesi demek.
Töre, asıl suçluyu yüceltip masumu cezalandırmak demek.
Töre, kin.
Töre, ihanet.
Töre, cinayet demek...
Vaktiyle Anadolunun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır.
Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir. Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser.
Kadının sevgilisi bahçededir. Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. Kadın kocasının uyumasından emin olunca, sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer. Ve pencereden aşağıya atlar.
Başka bir adam için, kadın kocasını terk eder.
Koşarlar iki sevgili...
Kaçıyorlar...
Tarlaları, ovaları aşarlar.
Anadolu'da bir köy nasıl koşmasınlar ki?
Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır.
Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar. Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki:
'Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor.'
çıkartıp bakar. ayakkabısının içinde bir tomar para!
Kocası her şeyin farkında.
Biliyor ki gidecek...
Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti.
YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DiYE ! ! !
o Yoksul köylü;
bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koyar.
O güzel insanı,
O onurlu davranışı sergileyen,
O terk edilen adamı
HEPimiz TANIYORuz....
Çünkü O;
Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi
Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece. *
Gidenin ardından, tutulan yas olmamalıdır. Ne de karşılığı töre.
Bedeni burada olsa da ruhunu kaybettikten sonra hiçbir anlamı olmadığı gibi yaşamanın. Tıpkı Sevmediği bir adamla evlenen kadının yaşadığı hayatın bir anlamı olmadığı gibi.
Töre sadece kural değildir çünkü. Töre sadece örf adet değildir. Töre gözü yaşlı anadır kimi zaman. Bir evladını toprağa gönderirken bir evladını parmaklıklar arasında ömür çürütmeye feda eden. Hayat öldürüleceğini bildiği halde korkmadan savunabilmektir sevgisini. Hayat bir namlunun ucunda olanca hırsınla kanından biri tarafından öldürülecek kadar ucuz değildir.
Öyle bir hırs ki bu, geri dönüşü olmaz. Bitmez hissettikleri, tükenmez öfkesi. Pişman olmaz asla. Ölmediğinde hastaneye gidip kapısında bekleyecek kadar, pişman olmadım diyecek kadar, namusumu temizledim diyecek kadar ucuzdur. Ve bir o kadar da kanı dondurur.
Oysa namussuzluk sevdiğiyle evlenmek istemek değildir, tıpkı amcası tarafından tecavüze uğramak olmadığı gibi. Ve hiçbir namus bir namlunun ucunda temizlenmez.