en cesur arkadaş bulunur ve o arkadaş beline bağlanan bir halatla üst balkondan topun olduğu balkona sarkıtılır.
zordur topsuz mahallede maç yapmak. dağcılık becerisi bile kazandırır insana.
"ziki tuttuk" denilen andır. o toptan hayır gelmez artık. yarım kalan maça mı yanayım, topa mı yanayım? (top benim diye varsaydım bir an. evlat acısı gibi oturdu içime.)
bir de bunun taşınılmış daireye kaçanları vardır ki, insanı çileden çıkarır. yeni kiracı gelene kadar, ödünç top bulunur ya da başka oyunlarla avunulur.
sürekli tekrarlanır genelde hani topun oraya gitmesi istenmez ya.. ama illa ki gider. O balkon seçilmiştir, her çeşit top mevcuttur. Eğer alınabilecek gibiyse bir pikaçu seçilir ve tırmanılır. eğer alınamyacak gibiyse para toplanır ya da atan yeni bir top alır.
başıma gelmiş olay ama mahallenin abisinin sırf artistlik yapabilmek için kata tırmandığını da unutmam,inşini hiç sormayın sanki everest'e çıkıp orada mashur kalanları kurtarmış gibi bir izlenim bırakmıştı seneler evvel.
birden bastıran tipi sayesinde zeminin karla kaplanması gibidir. yeterli imkanlar sağlanıp zemin temizlenmez, yağış durmazsa maç tatil edilir. ya oynayanlardan birinin tarzanlığı tutarak çıkıp topu alacak, ya da yakın civardaki aile bireylerinden biri evi açıp topu çocuklara verecektir. aksi taktirde maç tatil edilir.
eğer tarzan tipli bir arkadaşınız varsa sorun olmayacaktır. benim vardı, top 5. kata kaçıyordu, nasıl abanıyorsak artık topa, öyle de öküzmüşüz. bu arkadaş "durun olm ben alırım lan" deyip duvarlardan demirlerden bir şekilde tutunup çıkıyordu 5. kata, topu atıp aynen aşağı iniyodu herif. arkadaş böyle durumlarda belli olur. evet.
alt katlardan bir balkonsa topla oynayan çocuklardan birinin gaza gelip balkona tırmanma çabasına girişebileceği bir durum.. fazla coşmamak lazım tabii..