Su ana kadar karsilasilan topuklu ayakkabi giyen bayanlarin tamaminin bakire olmamasindan mutevellit, Aksi ispat edilemeyen, Tecrubeyle sabit olan malumat. Net.
içler acısı, insanlık dramı bir şakirt - gerçekten kullanmayı sevmem bu kelimeyi- söylemidir. nedir kadınlara karşı bu kin, bu nefret, bu karalama çabası ? hoş bakire olup olmamak insanların iyi veya kötü şekilde yorum yapabilecekleri bir şey değildir. bu kişinin kendi durumudur, seçimidir ve sadece o kişiyi ilgilendirir. en azından ilgilendirmesi gerekirken, bizim mehmet amcayı neden bağlıyor bu durum ? 16 yaşında ''aynştayn'' barancıkların neden bu kadar zoruna gidiyor anlamış değilim.
aslında bir anlamda kendini ele vermektir. teslim olmaktır yobaz düşünceye. (dikkat edin din katmıyorum araya ateistlerin de az buz olmayan yobazları mevcut.)
''ben topuklu ayakkabı giyen her kadın hakkında sapmış ve sapkın düşüncelerimi açığa vurmadan yapamıyorum'' demektir bu.
götü büyük kadına 'ooo veriyo bu kesin'' gibi tespitlerde de bulunan bu hastalıklı düşüncenin biraz daha derinine indiğimizde. aslında iletişim bozuklukları, yetiştirilme tarzında ki büyük yanlışlar, düzgün bir şekilde öğrenilmemiş ve öğretilmemiş cinsel eğitim görmemiz kaçınılmazdır.
cahil kişiye kızmamak gerekir ama cahil kalmakta ısrar eden kişininde amına koyayım ben arkadaşlar.
bir kız çocuğu düşünün, 6-7 yaşında. yatak odasında annesinin topuklu ayakkabısını görüyor, büyük bir hevesle giyiyor, o da yetmiyor annesinin büyük takılarını da takıyor. aynanın karşısına geçiyor, annesinin kırmızı rujunu, kırmızı yanaklarına bulaştırarak sürüyor. sağa sola yalpalayarak kanepeye uzanmış gazete okuyan babasının yanına gidiyor. çıkmaya yüz tutmuş ön dişleriyle gülümseyerek etrafında dönüyor, baba bak çok güzel oldum diyor. gel sen bu tatlı şeye orospu de.