küçüklüğümüzde, mahalle aralarında, arsalarda top koşturduğumuz sıralarda her zaman futbol topu olan çocuk yönetmiştir bizi...takımını önce o kurar, istediği oyuncuyu önce o alır, yani anlayacağınız kraldır...ama annesi çağırdığında bütün oyun bozulacaktır...
o topla oynayan çocukların, "x teyze y biraz daha dursun sokakta ne olur" diye hep bir ağızdan bağırarak izin almalarına neden olan durum. sırf topu olduğu için o ortamda bulunmasının istenmesi birazcık olsun acı doğrusu.
annesi tarafından cagırılan fedakar cocuk anneye karşı gelemeyince topunu bırakır ve gider sonra top eger evleri cok yüksek deilse balkona atılarak geri bırakılır.bu sırada cocuk kahraman anne de cocugunu mahrum ettiği için üzgün olur.
annesinin çocuğu çağırması yetmezmiş gibi bir de çocuk topu da bırakmaz. oyun moyun kalmaz o dakikadan sonra. aynı hayaller kurulur, mahallece para toplanıp meşin top alınacaktır ama hiçbir zaman alınamamıştır.
çocuk zaten topu olduğu için yanlışın eşiğindedir. o top sağlam eve gidemez; patlaması patlatılması gerekir. ya 5dk sonra geliyorum diyerek bu süre içinde top patlar. ya da top patlatılmak üzere arkadaşlara bırakılır. Her iki durumda kavga sebebidir parası neyse veririz vaatleri hep havada kalır. Ama iki gün sonra çocuk zaten yeni bir top almıştır. Süreç böyle devam eder. Annenin çocuğu eve çağırması sadece çocuğun evde azar işiteceğinin göstergesidir.
top oynayan çocukların küfür etme özentisini çoğaltan hamledir. topu olan çocuk eve en geççağırılması gereken çocuktur. fakat aynı zamanda, zaten çocukların içinde en şımarık olandır, en süt kuzusudur, en dediği yapılandır. evede en erken girmesi gerekendir.