- nasıl olsa arkadaşları topu kazanır diye mevkisine dönmeyen defans oyuncusu -
bir korner veyahutta duran top organizasyonunda ileri çıkmış uzun bir o kadar da öküz defans oyuncusudur. ulan atış kullanılır, top karşı takım oyuncusuna geçer..
adam başlar bizim takımın kalesine doğru depara (sanki eşşek kovalıyo puştu) bu öküzde takım arkadaşları topu kapar bir ileri şişirir de gol atarım düşüncesiyle atıştaki yerini muhafaza etmektedir.
ikili mücadelelere öyle öküzün trene baktığı gibi bakmaktadır, gol yerseniz de suçu sizin topu kazanamamanıza atacaktır bu pezevenk. (öyle de ibnedir yani)
bende gördüm bundan bi tane, ne yazık ki kendi halısaha maçımda..
top rakip oyuncuya geçince geriye baktım, kimse yok.. ne yapsak ne yapsak bu öküz aklıma geldi. buna bi "lan mına goduum koşsana mevkine geride kimse yok" bakışı attım.
o da bana "bakışcağına koş da topu al, ben burdayım" bakışı attı.
sonra ben buna tekrar "senin mına goyim" bakışı attım.
o da bana "sen hala burda mısın, bakış atcağına koş" bakışını tekrarladı.
ben gaza geldim koştum rakip oyuncunun arkasından..
yukardan aşağıya doğru süzdüm bunu. saçları uzun dalgalıydı, sarıydı. beli inceydi, narin. kıç kısmına geldim 2-3 saniye takılı kaldım. sonra anladım ki bizim jimnastikçi nazımdı bu. tekrar kıç kısmına yönelerek "ofsşh beybi" bakışı attım. o da bana "parçala behçet" bakışı attı. (ehaha, yok lan bu başka hikayeydi)
daha sonra kıç bölgesinden bakışlarımı zor olsa da kurtararak; pandik mi atsam, ittirsem mi diye düşündüm. kafamda bunun muhakemesini yapmak çok zorluydu, pandik çok cazip geliyordu. sonra dedim ki profesyonel olmalısın, arkadan çifte dalıyım indiriyim. sonra da içimden "saçmalama sakatlamaya yönelik hareket direk kırmızı kart" diye geçirdim. içses im cevap verdi "saçmalama mına goduğum hakem mi var!" (biz öyle anlaşırız onunla, ehaha)
allah allah nidalarıyla daldım çifte, acı içinde yerde kıvranıyordu nazım. bu an çok çekiciydi benim için, sonra kalktı bir yumruk veyahutta kafa bekliyordum hazırlanmıştım. üzerime doğru geliyordu lan yavaş yavaş filmlerdeki gibi. bir el dokundu sonra omzuma, ruhumu okşamıştı adeta "hocam biraz yavaş yahu" dedi tüm kibarlığıyla.