eski sevgilimi, okulun 2 sene uzatmış olduğumu, 3 aydır kirayı ödeyemediğimi, saçlarımın artık dökülmeye başladığını, en büyük yeni sevgili adayından tokat gibi bir red yiyişimi unuturan koku.
mayhem'in eski vokali * dead'in, konser esnasinda sahneye bir ceset gibi cikarak duymak istedigi koku. ustad bu amacla tisortlerini hep topraga gomerdi.
çocukluğumu hatırlatır. sokakta koştururken aniden bastıran bir yaz yağmuru başlar çocuklar çığlıklar atarak bina saçaklarına saklanırlar. 15- 20 dk sonra yağmur diner mis gibi bir toprak kokusu yayılır etrafa. geriye tek bir şey kalır gökkuşağını diğerlerinden önce görmek. ama yazık ki bu kokuyu kendi çocuklarımızla ortak anılar içerisine alamayacağız. diğer bir çok şey de olduğu gibi.
daha ziyade toprağa önceden dağılmış olan mantar sporlarının patlayarak dağılması sonucu ortaya çıkarttıkları kokudur fakat bilim uğruna romantizmi katletmek gereksizdir.*
genelde huzur veren, "ohh bee" dedirten bu koku bazen de sıla özlemi ile doldurur bünyeyi. eğer gurbette bir yerlerde alınıyorsa bu toprak kokusu, birkaç gurbet şarkısı söylenir umarsızca. sonra eğer güneş parıldıyorsa yağmurla beraber.. bir renk seçilir beliren gök kuşağından. sonra belki ağlanır belki hafif bir tebessüm edilir. her ikisi de sevdadandır hiç kuşkusuz. ve sonra şükreder insan bu koku için Allah'a. tüm sorunlara rağmen hayat ne kadar da güzeldir bu koku duyulduğunda..
yağmurun yeni yağmaya başladığı zaman, adımlarımı yavaşlatmama sebep olan koku. öyle ki doyasıya tatmak istiyor insan. yapaylığın bencil olduğu bu zamanda, doğallığın hala kendini herkese sevdirebilmesinin de en güzel kanıtıdır toprak kokusu. kimse diyemez ki toprak kokusunun yerini yapay bir oda spreyi alabilir. herkes içten içe kabul eder toprak kokusunun egemenliğini bu kadar yapaylığa rağmen.
köhneleşmiş bir metropolün! tam ortasında yaşasam da ara sıra kendini benden esirgemeyen kokudur, şu anki gibi..iki üç tane hayta kuşun sesiyle beraber pencereden içeri akınca adama yaşadığını hissettirir...