sinir bozucu durumdur. 20 li yaşlarda olunmasına rağmen çok hafif çıtlatmalara ağır tepkiler verdiğimden artık ailemin bu konu hakkında konuşmadığıdır. daha iyi sonradan benimle aynı fikirde oldular zaten. önce maddi güven evliliğe varana dek sevgi , güven daha çok yolu var.
amına koyim ben o baskının arkadaş açık ve net. sevgilim benden 4 yaş büyük e hadi evlen baskısından dolayı da biraz çabuk evlenmek istiyor, ben de buna hazır değilim ne bok yicez hiç bilmiyorum amk iki gündür tartışıyoruz, askere git bari askerliğin çıksın aradan diyor. lan ben ayağımı kaşımaya üşeniyorum, kız bana askere git diyor. sokiyim o baskıya emi.
+ evlilik ne zaman kızım.
- daha düşünmüyorum teyze.
+ ama evde kalmışın bak.
- teyze daha 18 yaşındayım.
+ olsun! biz senin yaşındayken, iki tane bebemiz vardı.
- devir değişti ama teyzeee!
yavaş yavaş ananem tarafından bana ve kuzenime yapılan baskıdır. neyse ki kuzenim benden 3 yaş büyük, o evlenene kadar rahatım yihyihyih.
işin şakası bir kısma, şayet ciddi ciddi aile içinden bu baskıyı yapanlar olursa o iş olmuyor panpa ya da oluyor ama boka sarıyor. bu gibi işlerde doğru kişi kadar doğru zaman da önemli. şuan hadi artık evlen baskısı yüzünden evlenmeye küsmüş amca oğlu ve evliliği aceleye getirmiş boşanmak üzere olan bir teyze oğlu var. büyüklere bunları örnekle açıklamak lazım.
anne baba memlekette** e çamaşır bulaşık da ellerimizden öpüyor. çamaşırları asıcam, ipleri silmek için çıktım, banklarda oturan teyzeler;
- gk olm evlensene ne uğraşıyorsun bunlarla artık.
+ yok xx teyze var daha zamanı.
- annenler gelsin bak nası evlendiriyorum ben seni.
+ tamam xx teyze sen xy abiyi evlendir, söz ben de evlenicem arkasından (xy abi, benden 7 yaş büyük olan oğlu)
tabi böyle göt olunca, sesi soluğu kesildi 16 yıllık komşumuzun. yok kalp de kırmak istemiyorum da, sana ne lan benim evliliğimden!
neyse hacı abi ipleri sildim, makineden kovaya koydum göyneklerimi çıktım tekrar balkona. bu sefer de 5. kattan başka bi amca;
- gk olm evlenmiyor musun sen daha
+ daha var s... amca, vakti var.
- olm askerliği yaptın, işin de var... ee neyi bekliyorsun?
+ kazandığım parayı bi önce kendim yiyeyim, sonra el kızına yediririz.
- yok yok sen evlen bak, bi sen kaldın. ananı babanı sevindir.
+ ya asıl ben evlenirsem üzülür onlar, kim bu kadar yatırım yapıcak eve, köye *
- yok yok senin vaktin gelmiş, evlen sen.
+ peki s... amca, yarın sabah işe gitmiycem, direkt bi kız bulup evlenicem. hadi iyi akşamlar...
biz akıl edemiyoruz di mi evlenmeyi amk! bi siz biliyonuz her şeyi! bak allah'a büyük konuşmayayım ama yaşlandığımda bunlar gibi olursam, o zaman kullandığım mavi boncuklar, viagralar, liftalar işe yaramasın!
bunu yapan insanların genellikle iğrenç bir evlilikleri vardır, birbirlerine karşı saygı sevgileri kalmamıştır, bunu hatırlattığında birden ama olsun herşeye rağmen kocamdır (karımdır) gibi bir laf ederler. samimiyetlerine inanmazsın, gözünden düşerler ve daha da bir evlenmemek bekar kalmak istersin.
allah'tan beyazıt öztürk var da bize sıra gelmiyor henüz. sanki benimle birlikte girecekler gerdeğe. ulan nasip kısmet diye bişey duymadınız mı siz? bakın işinize, gidin esra erol falan izleyin.
ayrıca burdan nazife anne'ye de bi çift lafım var;
- evlen evlen dedin, polat'ın başını yaktın. bak ihtiyarlar evlendiği gece diktiler iskender'i başına. '''nahı o ameliyattan çıkama emi''' diyeceğim ama anasın, varmaz dilim.
öncelikle belirtelim; toplumun kanayan yarası falan hikaye, hayırlı kısmet çıkmayagörsün anaların yüreği kan ağlar. onu bırak ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar.
15- 16 yaşında "boyum kadar evladım var" diye gururlanan anneler sen 20 li yaşlarındayken "evlenme çağında çocuğum var" diye böbürlenirler. "ben senin yaşındayken" ile başlayan cümleler kurdular mı anlaki başlamıştır çeyiz yapmaya. burda kız annelerini tenzih ediyorum zira doğar doğmaz kızlar, başlar anneleri alıp saklamaya.
bu annelerin ortak özellikleri:
* kızdılar mı kurdukları cümlelerden biridir: "evlenecek yaşa geldin hala"...
* 30 unu geçtin mi başlarlar kendileri münasip bir eş aramaya.
* bulduklarını beğenmedin mi yaranamamaktan şikayet ederler.
20 li yaşlarda bacakları kırmaya meyilli kız çocuk anneleri ileriki yıllarda başlarlar söylenmeye. söyleyemedi mi belli ederler işte bir şekilde.
* yolda gördüğü her bebeği sever. (torun istiyorum demektir bu)
* düğüne gidersiniz. gelini görür gözleri dolar.
* akraba sohbetlerinde evlenmek isteyen bir gençten bahsedilirse kol dürter anlamıyorsan çimdikler.
erkek çocuk anneleri daha soğukkanlıdırlar kanımca. her ne kadar mürüvvetini görmek istediğini belli etse de kaçınırlar oğullarının canını sıkmaktan, hem bakma bilirler de milletin ağzını kapamayı.
* okulu var daha.
* yeni iş kurdu oğlum, bi otursun düzeni.
* hele askere gitsin eveririz elbet.
ha bak işini kurdun, askere gittin geldin mi nerde eli yüzü düzgün, hanım hanımcık bir kız görse süzer baştan aşağı, lafın arasına sıkıştırıp anlatır sana kızı.
bunun yanısıra baba, eş dost, akraba sıkıştırırlar anneleri "var mı bir şey" diye. tık yoksa sende, duyarsın "gözüm açık gidecek" gibi lafları. e bundan ala baskı var mı?
gerçekten toplumun kanayan yarasıdır efenim..
şimdi 30' lu yaşların sonlarına gelir kişi anlarım.. üstüne bende sorarım kardeş daha neyi bekliyon diye .. şimdi gerçekten evlenmek isteyen bir insan evladı için , bu soru 20' lerin
ortasında geliyorsa işte o zamana küfür gibidir.. hatta gel küfür et bana daha az kızarım o derece.
tabi ek olarak bir de yüzsüz gibi erkek arkadaşının yanında soruluyorsa bu ,
kıvırmak için binbir türlü yalan söyleyeceğinden karşınızdakinin size
olan kini daha bir artar.
bu kezde sağa sola, '' yazık ayol kaç yıl oldu oyalıyo kızı, hala gelip isteyecek ''..
gibisinden sözler sarfeder..
e peki kuzum sen evlendinde başın göğemi erdi diye sorarım, aman sakın ola evlenme der bu tipler.
madem evlenme dersin , niye o zaman hadi evlen, evde kaldın, yazık gidiyo gençliğin dersin be çelişkin insan demezlermi adama. bak sinirlendim gene .
evlendikten sonra da bebek ne zaman baskısı gelir ardından. evlensen bir dert evlenmesen başka bir dert. komşu kadınların baskısından kurtulmak zordur nitekim.
zordur azizim zordur. bi kere derdini anlatamazsın karşındakine...
mesela, evlilik kurumuna karşı olduğunu ideolojik temellere dayandırarak akademik bi ağızla anlatırsın. sana orta çağda "dünya yuvarlaktır!" diyen insan muammelesi yaparlar. saçmalama derler. en fenası bu fikirleri savunduğun için korkaklık ile suçlanmak. "sorumluluk almaktan korkuyorsun, özgürlüğüne düşkünsün" bik bik bik...
hayatın her anında hissedersiniz bu baskıyı. tv dizileri, filmler (ki bazıları hollywood yapımı olur), kadın programları, yarışmalar hatta ana haber bültenleri hep evlilik olgusu aşılarlar insanlara. bu da psikolojik bir baskıdır ve de en fenasıdır. toplumun içine nakış gibi ince ince işlenir bu güzide "kutsal" kavram. muhafazakar toplum sağlam bir zemin üstüne oturtulur. tabular oluşturulur. tüketim kitleleri daha çok büyümeye başlar. bu da zaten global kapitalizmin işine fazlasıyla gelir.
Zina algısının beyinlerinde oluşturduğu paronaya sebebi ile türlerin devamlılığını sağlamak adına üreme faaliyetini ahlaki yasalara göre düzenleme isteğinden kaynaklanır. Bir de yaşlıların torun sahibi olmak gibi daha bıktırıcı istekleri de vardır.