hiçbir zaman çözülemeyecek olan problemlerdir. toplumda bir problemin çözümü imkansızdır. problemi çözmeye kalkarsanız bu başka bir problem yaratır ve zincirleme gider. bu keyfiyeti bazıları anlamaz; yani üç bilinmeyenli denklemin çözülmesi gibi, birtakım çözümü bilinmezler çözülür sanırlar. oysa toplumsal sistemde halledilme diye bir olay yoktur, açıklama söz konusudur.
hala bu ülkede tanga ipi görünce bile siki kalkan erkeklerin olması, birbirimize olan düşmanlığımız, kendimiz gibi düşünmeyenlere karşı her türlü hakareti mazur görmemiz hatta ölümü bile müstehaklaştırmamız, birbirimizin yaşan tarzlarına saygısızlığımız, insanları kıyafetlerine göre sınıflandırmamız, geçmişimize olan nefretimiz, gereğinden fazla çalışan aklımızı ibneliğe kanalize etmemiz ve gelişim için kılımızı kıpırdatmamaız, siyasilerin ülkenin ileri gitmesi için değil kendi iktarları için birbirine girmesi, eleştiri kavramını götümüzden anlamamız, modernlik kavramını kıyafete indirgememiz, haklarımızı silah zoruyla almaya kalkışmamız, patronun işçisini douglas mc gregor un x teorisindeki bakış açısıyla bakması, işçinin ekmek yediği kabı tekmelemesi, ideolojik görüşe göre kendimizi parçalara ayırmamız, ateistin dine hakareti marifet sayması, dindarın ateiste hoşgörüsüzlüğü, tartışma adabından uzak oluşumuz, empati özürlü oluşumuz, ortak bir şuurumuzun olmaması, demokrasiyi içselleştiremememiz gibi problemlerdir.
japonyada tsunami felaketinden sonra insanların bekledikleri kuyruklardaki düzeni bile insanı hayran bırakıyor. biz olsak bencilliğimizden önümüzdekilere saldırır öne geçmeye çalışırdık yada devlete isyan ederdik çünkü bireysel şuurumuz oturamadı hala ve herşeyi devletten beklemeyi adet edindik.