Doğru Sayın Recep Tayyip Erdoğan döneminde sindirilecek bir islam kalmaıştır. Zira 18 40 yaş arası nüfuzda ateizm, deizm ve agnoizm büyük bir artış göstermiş, sosyolojik ve kamuoyu araştırmalarına göre %20 ye yükselmiştir. zaten vakıflar, cemaat ve tarikat gibi bilime, teknolojiye ve siyasi problemlerin çözülmesine hiçbir katkısı olmayan yapıların itibarı da toplum genelinde düşmüştür. Yolsuzluğa ve torpil mekanizmasının güçlenmesine sessiz kalan Siyasal islamcılık sosyolojik değişim neticesinde bir dondurma gibi erimektedir. Siyasal islamcılık= Ahlaksızlık
Yağ kuyruğuyla reco dönemi arasında başka dönem mi yok amırcık dedirtendir. Reco da bizi patates, soğan, et kuyruğuna soktu amk, ne farkı var? işkur kuyruğuna soktu bizi, ulan gir Linkedin'e okumuş yazmış adamlar, kadınlar aç bilaç iş dileniyor ondan bundan aç da gör, intihar öncesi videolar falan yayınlıyorlar. Hay kafanıza tüküreyim be.
Ben ahlak gitti diyorum adam tüp kuyruğu diyor. Konu ahlak kuyruk değil.
Gerçi kuyrukların alası var bu dönemde ama Anlatamazsın kapasite yok maalesef.
Tabii ki yalan. Son yirmi sene deki refah ve yaşam kalitesi bu ülkede hangi dönemde vardı. Ekmeğin karneyle dağıtıldığı dönemde mi. Yağ, tüp, şeker kuyruklarında ki dönemde mi. Yahu anneler oğullarına kız bulmak için kuyruğa girerlermiş. Yoksa milli iradenin yok sayıldığı 28 şubat döneminde mi.
Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 yılına kadar türkiyede islamı silmek, islamı sindirmek için vahşice uygulanmış. Sayın recep Tayyip Erdoğan beyefendinin iktidarı ile bu duruma son verilmiştir. Malum bir siyasi parti çatısı altında toplananlar halen bu gaye ve amaç peşindedirler. Müslümanlarının dikkatli olması gerekir.
genellikle toplumlarda ihmal edilen cahil ya da eğitilmemesi sebebiyle geri kalmış önemli kitleler bulunur.
bu batı da da böyle tr de de.
ha batı dakiler belki tr dekilerden daha iyidir ama önemli olan toplumun diğer kesimlerinden geride olmalarıdır.
bu neden önemli?
en basitinden bunların da oy hakkı vardır ve siyaset her türlü oy imkanını kullanmaktan çekinmez.
onun derdi oy alıp iktidar olmaktır.
bu geride olmayı farkedip buna çare arayan çok yönetimler olmuştur.
lakin izledikleri yol genellikle yanlış olan yoldur.
bu yol, o toplumu aniden değerlerini bırakıp yeni ve faydalı değerlere yöneltmeye çalışmaktır ki başarı oranı epey düşüktür.
ye ne yapmalı?
maalesef ki o topluma kendi değer verdiği konularla yaklaşılmak zorundadır.
ve bu değerlere saygı gösterirken yeni ve faydalı değerleri onlara yavaş yavaş kabul ettirmek gerekir.
misal diyelim toplumun bir kısmı okula gitmeye karşı ve eğitimi çevresindeki bazı kişilerden alıyor.
onları okula gitmeye zorlamak yerine, o kişilerle yakın olup o değerleri onlar vasıtasıyla vermek gerekiyor.
ha bırak cahil ve geri kalsınlar biz işimize bakalım dersen, eninde sonunda onlar gücü ele geçirebiliyor ve toplumun tamamını felakete sürükleyebiliyor.
Sevgili sözlük, öğrenildiğinde ufuk açan bir bilgi veriyorum, kaçırma.
Efendim, gerçek sizden saklanmıyor ama üstü örtülüp algınızın görüş alanından kaçırılıyor. Bunu da 'toplum mühendisliği ' diye bir meslek uydurarak yapıyorlar.
Bir meslek söz konusu edildiğinde değişiklikler konunun uzmanları tarafından üretiliyor ve servise veriliyor zannediyoruz. Sonuç; birileri dünyayı değiştiriyor ve o ben değilim.
Hayır. O' sensin!
Senin her hareketin hatta uyurken alıp verdiğin her nefes dünyayı etkiliyor. Önce kendini sonra en yakınlarını sonra düşmanlarını, büyükleri, küçükleri, hatta hayvanatı, hatta doğaya davranışınla ekolojiyi dolayısıyla yine insanı, her şekilde etkiliyorsun.
dünyayı yöneten "üst akıl"ların yeni atom bombası. sandığınızdan çok daha büyük, çok daha etkili, çok daha tehlikeli, çok daha gerçek, çok daha ürkütücü ve çok daha "basit bir silah. son dönemde sıkça duyduğunuz "yeni dünya düzeni"ni kurgularken en çok başvurulan sektör.
sektör diyorum, çünkü artık bununla ilgili dev gibi holdingler ve bu holdinglere bağlı çalışan şirketler var. hepsinin amacı tek. dünyayı yeniden kurgulamak. bunun için hükümetleri değiştiriyorlar. bunun için toplumları yeniden tasarlıyorlar. bunun için insanların bilinçlerini yeniden tasarlıyorlar.
yakın zamanda ortaya çıkan facebook veri satma skandalı da bu koca barajın duvarında damla damla su sızdıran küçücük bir çatlak aslında. mevzu çok daha derin, çok daha büyük. artık bu sektöre hizmet eden şirketler açık açık "dünya çapında hükümetlere ve askeri organizasyonlara veri, analiz ve strateji sağladıklarını" yazabiliyorlar. üstelik bunu "25 yıldan uzun süredir ve 60'dan fazla ülkede toplumsal değişim ve savunma amacıyla davranışsal değişim programları" kullanarak yapmışlar.
barış özcan denilen yutupır, konuyla ilgili son yıllarda izlediğim en çarpıcı videoyu hazırlamış. kimdir necidir çok bilmiyorum ama videodaki mevzular tüyleri diken diken eden cinsten. benim yazdıklarıma aldırış etmeden izleyin. siz ne düşüneceksiniz merak ediyorum.
Mü-hendese yani matematik bilen.toplumla matematik ne alaka.muhendislik tanimini daha fazla rezil etmesinler.okuyacaksanız elektrik makina insaat okuyun.bu ne ya.
“Melekler Halifenin yaratılışının gereğini anlayamamışlardır. Bununla birlikte Hakkın mertebesinin layık olduğu ibadeti de bilememişlerdir. Çünkü herkes Hakk’tan ancak kendi zatının gerektirdiği şeyi bilebilir. Melekler Âdem’in toplayıcılığına sahip değillerdi. Onlar kendilerine mahsus ilahi isimlerin dışındaki isimleri bilememiş, Hakkı yalnızca kendilerine mahsus isimlerle tenzih ve tespih etmişlerdir. Halbuki Allah’ın bilgisinin kendilerine ulaşmadığı isimleri olduğunu anlayamamış o isimlerle Âdem’in yaptığı gibi hakkı takdis edememiş, hakkı tenzih edememişlerdir.”
[Fusûsü’l Hikem, ibn Arabi]
işte, insan da bugün -ve tüm zamanlarda- aynen böyledir. Sadece kendisinde var olan -ya da sonradan oluşan- bilgiyi kabul edip, kendine ulaşmayan bilgi ve fıtrî eğilimleri reddederek birbirlerini anlamaktan uzak kalmıştır. Bu minvalde ihtiyacımız olan, temizlenmiş bir bilinç elde etmek için, düzenli şekilde çalışmalar (ibadet, okuma, düşünme) yaparak olgun insan olma yolunda ilerlemektir. Medeniyetimizi geldiği noktadan kurtarıp, karşılıklı hoşgörünün kazanım yolu ancak ve ancak bu çizgiden geçer. Aksi halde depresyonda ve bunalmış toplum, emreden nefsin pençesinden kurtarılamamış bireyler kaçınılmazdır.
çoğunlukla birbirlerine sıkı sıkıya bağlı ve girift etmenlerin, zamana, mekana ve insanlara bağlı olarak değişik ve beklenmeyen etkiler yaratabildiği, çok bilinmeyenli, dahası bilinmeyenlerin bilindiği zannedilenleri dahi zaman zaman bilinmezlere sürükleyebildiği, çok karmaşık ve belki de en zor mühendislik bilimlerinden biridir.
"toplumun gereksinimlerini en iyi biz belirler ve sunarız" diye boyundan büyük laflar eden kimilerinin zaman içerisinde düştüğü ve tabii ki kendileri ile birlikte kitleleri düşürdüğü durum da ortadadır. bu konuda büyük lokma yiyip büyük söz söylememenin gerekliliğini tarih, üstelik en güzel örnekleriyle bu topraklar üzerinde ispat etmiş bulunmaktadır.
- işte! sırf bu nedenledir ki; bilim adamlarından çok astrolog-kahin-müneccim üçlüsü öngörü ve tespitlerinin daha doğru sonuçlar verdiği bir branş olarak bilimin dışında tutulması yeğlenmiştir.
ha. çökmüştür. böyle bir bilim dalının olmadığı, uygulanan toplum mühendisliğinin er ya da geç iflas ederek her şeyin oluruna vardığı ispatlanmıştır. dahası, keser dönmekte, sap dönmekte, gün olup hesap dönmektedir.
yer, zaman, ortam dinlemeden faşistçe sürmeye devam eden safsata. onu yapan adam, bunu eden karı, şuna bu diyen homo, vs.... ile karalanmaya çalışılan ve kendileri dışında başka bir mahlukata dönüştürülmeye çalışan insanlar var. (bkz: sol frame) (bkz: ağır abi) (bkz: aile) (bkz: devlet) (bkz: okul) (bkz: sokak)
