toplu taşıma aracındaki tüm insanlar için başlı başına bir gerilim nedenidir...
ayaktakiler boş koltuğa bakıp "lan otursam mı ? dur ben oturmayayım şu yaşlı teyze otursun. ama şurdaki tip de pis pis bakıyo koltuğa... kesin o oturucak lan ! ben oturiyim bari boşa gitmesin !" gibi paranoyalarda kaybolurken, boş koltuğun hemen yanına ikamet etmekte olan yolcular "allahım noolur şu ayakta duran güzel kız otursun ! aha şu şişko bu tarafa doğru geliyo. gelme lan gelme !!!" diye dua eder. diğer taraftan şöför mahalinden gelen. "boşlukları dolduralım ! arkalara doğru ilerliyelim !" nidaları gerilimi daha da arttırır.
son sınıf lise öğrencisinin asla rağbet göstermediği koltuk. hemen camın ordaki demire tutunur ve kendisinden sonra gelen tecrübesiz elemanın o boş koltuğa oturuşunu seyreder. ama bilmezdir ki bir sonraki durakta otobüs bekleyen yaşlı teyzenin olduğunu. teyze biner otobüse ve bu genç delikanlı yer verir. son sınıf liselinin yeri sağlamdır. çünkü arkadaki camın ordaki demire yaslamıştır sırtını. amatör oğlan ise tutunacak bir şey arıyordur...
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
teşbihte hata olmaz, boş koltuk ortada duran kemik gibidir. gerilimi gidermek için en iyisi, ayakta duran bir yaşlı, sakat veya hamile varsa,ona hitaben herkesin duyabileceği kadar yüksekce bir sesle "burada boş koltuk var, buyrun oturun" diyerek koltuğa göz diken daha genç kimseleri manevi baskı altına alıp isteklerinden vazgeçmelerini ve koltuğa yaşlı yolcunun oturmasını temin etmektir.
Koltuk biraz uzaktadır; hemen yanı başında iki tane hayli yorgun görünen tip vardır. Fakat o da ne? boş koltuğun iki varisi de oralı olmamışlardır; yoksa koltuğu sana mı bırakmışlardır. hevesle koltuğa doğru bir hamle yaparsın ama öyle bir hevesli ve acelecisindir ki, ayaktaki teyze, kapının yanındaki amca ve daha da kötüsü karşı koltuktaki kesiştiğin manita sana doğru dikkatle bakmaya başlarlar. olan olmuştur; dönüş mümkün değildir. boş koltuğa doğru son hamleni yaparsın. ama lanet olası varislerden biri fikrini değiştirmiş ve koltuğun yeni sahibi olmaya karar vermiştir. sen ise öyle mal gibi kala kalırsın; ne yapacağını şaşırırsın. o ara kesiştiğin manitayla gözgöze gelirsin; sana acıyarak bakmaktadır. otobüs yavaşlar; bir durağa gelmiştir; senin durağa çok olsa da artık o otobüste kalman mümkün değildir "inecek vaaar...orta kapıı!" diye bağırırsın; kaptan "düğmeye bassananız ya" diye öfkeyle kapıyı açar; sen kendini dışarı atarsın. otobüs tekrar hareket ettiğinde akbilinin boş olduğunu hatırlar ve otobüsün arkasından eve kadar yürümeye başlarsın.
olimpiyatlarda koşulara katılacak olan atletlerimizi seçmek için en güzel testtir.
yaşlı teyzemiz 50'li yaşlarda akbilini basarken, 3 adım önünde ki 30'lu yaşlarda ki kadının boş koltuğa oturacağını iyi bilmektedir. ve o koltuk otobüste ki son koltuktur. teyzemiz bir panter edasıyla bir depar atar ki akıllara zarardır. tüm otobüs teyzemizin boşluklardan nasıl kıvrılarak geçtiğini izlerken sadece 1.5 saniye geçmiştir. teyzemiz koltuğa kıçını koyduğu anda, finişi görmüş atlet gibi sırıtır ve kadına bakarak siktim onu edasında garip havalara girer. şaşırtır tüm otobüsü.
hınca hınç dolu araçta tek boş koltuk sizin yanınızdaki ve kimse oturmuyorsa insanı utançtan yerin dibine gömer o boş koltuk. pis mi kokuyorumdan tutun, kaynatasının nikahına kadar aklınıza milyonlarca olumsuzluk gelir, ilk durakta inmek istersiniz.