telefonda konuşma kültürüne bile erişememiş kültürsüzlük abidesi insandır. ne kadar yüksek sesle konuşursa konuşsun kendisini karşıdakinin duymadığına inandıran ve muhtemelen karşıdaki insanın telefonu kulağından 2 metre uzak tutarak konuşmaya mecbur bırakan "insandır(!)".
üzerine hayaller kurulan insandir.
kafasi alinir cama üç beş kere vurulduktan sonra otobus(vs) kapısı açılır kafanin yere sürtülmesiyle oluşan kivilcimlardan sigara yakılır ve "höreelalahahehaaağğ" diye gülünür.
bu insan hemen arkanızdaki koltukta oturuyorsa ve hiç bıkmadan, yorulmadan konuşmaya devam ediyorsa ne yazık ki bütün gün başınızın ağrımasına sebep olacak ve bütün gününüz berbat geçecektir.çünkü bu saygısız insanın sesi bütün gün kulağınızda yankı yapacaktır.
bir de hem konuşup hem sakız çiğneyip, ağzındaki tükürük miktarını otobüstekilerin tamamının öğrenmesini sağlayan iğrençlik abidesi insanlarımızda var.
yarım saat içinde işini, ismini, okuyorsa okuduğu üniversiteyi, bölümü, kankalarını, sevdiği mekanları, tuttuğu takımı, gittiği yeri, memleketini, yaşadığı yeri, politik görüşünü, hayat felsefesini öğrenebileceğiniz kişidir. görüş alanınızda değilse, bütün bu bilgilere dayanarak kafanızda bir tip yaratırsınız yolculuk esnasında.
aralarında bir de "artiz" diye tabir ettiğimiz tipler vardır ki; onlar akılları sıra "hava" yapmak için böyle sesli sesli konuşurlar -evet evet, var böyle tipler. o amaçla yaptıklarını hayvan gibi belli ederler bir de. saklayamazlar-. sanırlar ki, biz ona o konuşmadan dolayı imrenip, hayran olacağız. yolculuk sonunda bir imza bile isteyebiliriz hatta. "vay be, x yerde yemek yemiş demek ha?" "y'den prezervatif almış bir de? ulan helal olsun!" diyeceğimizi umarlar.
dayaklıktır. gün geçmiyor ki, bir toplu taşıma aracında evimizin, işimizin yolunu yorgun argın tutmuşken bıdı bıdı kafamızı siken en az 2 kişiye rastlamayalım. özellikle istanbul'da metro olsun otobüs olsun metrobüs olsun minibüs olsun insanlar birbirlerinin koltukaltlarını koklaya koklaya yolculuk ederler. işte bu sıkış tışıkın arasında muhakkak en az 2 dallama çıkar ve kah iş yerlerindeki patronunun, iş arkadaşının dedikodusunu yapar kah FB, GS muhabbeti yapar, kah bir mühendis olup metrobüs ve duraklarının yeri üzerine çözüm üretir, sıklıkla ve kolaylıkla trafiğe çözüm yolları bulur vs...
Buradan kendilerine seslenmek istiyorum: bi susun lan! sizi dinlemek zorunda mı bu kadar insan!
bir keresinde sinirlenip farkında olmadan telefonda sesli konuştuğumda beni uyaran ve kapıdan aşağı atıp sonra üzerine atlayıp ağzını burnunu dağıttığım kahramandır o bahsi geçen kahraman.
Yaş grubuna göre davranışları değişiklik gösteren insan tipleridir. Bizim çocukluğumuzda öğretmenlerimiz okulda toplutaşıma araçlarında uyulması gereken kuralları öğretirdi. Günümüzde öğretmenler bu konulara değinmiyor olsa gerek ki ilköğretim ve lise çağındaki gençler koro halinde bu eziyeti bize yaşatmaktalar. Ayrıca sadece üniversiteye hizmet veren toplu taşıma araçları vardır ki burda amaç, evinde olamadığı fakat hayalinde olmak istediği kişiyi sergilemek, dikkatleri üstüne toplamak. Okumak cehaleti alır eşeklik baki kalır, derler ya eşekliğin baki kaldığı tiplerdir topu taşıma araçlarndaki kurallara uymayanlar
toplumca ötekileştirilmiş kişilerdir. bende buradayım demek için haykırırlar. dikkat ederseniz bunu yapanlar genelde ya varoşlardan çıkan gençler, yada aynı toplumun yaşlı insanlarıdır. yine başka yazarlarca hatırlatılmış askerden yeni gelmiş gençlerde olabilir. mantık aynıdır. bende artık aranızdayım. hani o is kokan mahallelerde yaşayan insan var ya, işte o şimdi sizinle aynı otobüste. duyun beni.
ses çıkarmadan konuşmak gibi bir kavram olmadığından* pek garipsenmemesi gereken insan tipidir. fakat söz konusu insan yüksek sesle konuşuyorsa işte o zaman eleştiri malzemesi haline getirilebilir.