cari açık ve borçların birikmesi bir felaketi göstermez. ama yanlış idare bir felaketi doğurabilir.
kurtarmak için;
- zam üstüne zam yapıldı.
- telefondan vergi, sigaradan, ekmekten, arabadan vergi kesildi.
- bedelli askerlik çıkartıldı.
- depremden vergi kesildi.
ama hala doğru dürüst bir sonuç çıkmadı. hatta ortam daha da gerildi.
bizim sevgili yöneticilerimiz hala ''provokatör-gündem değiştirici'' ile yükseleceğini sanıyor.
provakatör-gündem değiştirici ile iktidar kalabilirsin, milleti uyutabilirsin ama ekonomiyi düzeltemezsin.
zor duruma düştüğünde ''provakatörlerini'' meydana salıp bol-bol reklamını yaptırırsın, karşı görüşlüleri saldırtıp kendini baskın getirtebilirsin ama bu ekonomiyi düzeltmez.
ortam karıştığında ''gündem değiştiricileri'' meydana sürüp, gündemi değiştirebilirsin. böylelikle tartışmaları askariya indirebilirsin ama yine bu ekonomiyi düzeltmez.
sayın yöneticiler, şu an piyasada güven sorunu var.
milliyet-ulus kavramı sarsıldığı ve insanların bölündüğü için artık piyasada ticaret yapılamıyor. dışardan yatırımcı alamıyoruz. dışarıya yatırımada gidemiyoruz(malumunuz arap ülkeleri artık bizi istemiyor. çünkü sizin abd-ab ittifakınız gün yüzüne çıktı)
bundan kurtulmak için bir ''yeni kan'' lazım.
ya şuan ki hükümet istifa etmeli ya da dürüst olmalı.
''türk milleti'' demeyen, diyemiyen bir yönetim piyasayı çok korkutuyor.
işgal edilmiş ülkede ticaret yapılıyor hissi çok büyük.
zorba gibi vergi alıncada millet sinirleniyor.
artık çıkıp, yalanda olsa türk milletini övün. yalanda olsa kendinizi türk gibi gösterin.
yalanda olsa terörle mücadele ediyormuş gibi gözükün.
belki bu sayede biraz millet rahatlar.
çünkü şuan piyasadaki %90 kuruluş size güvenmiyor.
bu rakamlara göre şöyle bir araştırdım da arkadaşlar, japonya'nın dış borcu 10 trilyon dolar, amerika'nınki ise 9 trilyon dolar! dağılın bakalım şimdi ufak ufak, önce bir analizi öğrenin derim.
ekonomiyi genel olarak ele almayan kişiler için ağır bir şekilde eleştirilecek borçtur.
akp'nin tüm faaliyetlerinde olduğu gibi ekonomi ve maliye politikalarına da şiddetle karşı çıkan bir insan olarak bu borcu fazla büyütmeye gerek yok normal bir borç seviyesidir.
gel gelelim % 7 büyüme, enflasyonu tek hanelere indirme masalları ile benim küçükbaşım, büyükbaşım, koyunlarım, davarlarım kandırılıyor. öküzlük yapmayın ekonomi komplike bir şeydir en basidi enflasyon düşüyorsa, işsizlik artar kanun gibi birşeydir bu. sen şimdi tutupta "enflasyon düştü" diye şakşaklıyorsan "işsizlik arttı" diye de isyan etmek zorundasın. bunu yapmıyorsan orospu çocuğundan bir farkın olmaz.
çoğunluğu laikçilerin alkole olan düşkünlüğünden kaynaklanmakta olan kısmi borçtur.
sen iç git zıbar. ondan sonra kalp kriziydi, ilacıydı, doktoruydu devleti meşgul et. ha bir de şu var. gider elin rusuydu- ukraynalısıydı- izmirlisiydi zina teşkül eder. belsoğukluğu, aids, hepatit... ondan sonra devlet borçlandı. geberesice...
başlıkta geçen rakamın hangi borca ait olduğunu, bu borcun hangi ülkeye ait olduğunu ve türkiye'nin borcunun ne kadar olduğunu bile bilmeden, sırf entry girmiş olmak için bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olupta araştırma yapmadan Türkiyeye mal edilip sazanlama yorum yapılan bir borç.
bu rakamlar* bile türkiye'nin 79 senede yapamadığı borcun üç katını 9 senede nasıl yaptığını ve de ülkenin en değerli kurumlarının nasıl satıldığını, satıldığı halde bu kadar borç olduğunu anlamamız için yeterlidir.
avrupa borç krizindeyken türkiye için hiç de olumlu bir rakam değildir. 2011 yılı bütçesi, 300 küsür milyar tl olan ülkenin 500 milyar tl'lik borcudur. iç borç kaç para? ondan da bahsedelim biraz. ayrıca alacaklarımız kaç para?