bu ülkede hala futbolcu yetişebiliyorsa dua etmek lazım. ben selçuk şahin'lere, sabri sarıoğlu'lara, ibrahim üzülmez'lere falan razıyım bu sebepten.
çocukken top oynamak için en güzel mekân sokak aralarıydı(bizim çocukluğumuz tabi bu) ve plastik bir topun da bize eşlik etmesi ile beraber ne 9 aylıklar, alman kaleler, beş yüz beşler dönerdi akşama kadar.
ama mutlaka ya bodrum katta, ya da giriş katta bir hastası olan ev çıkardı. hayır aksi ibneler değil kastettiğim. misal bizim çocukluğumuzda dursun abi vardı öyle. anasıyla beraber yaşardı ve teyzenin başı çok gürültü kaldırmazdı ve dursun abi de fena insan evladıydı. hatta arada bize kasayla 7up gazozlardan bile hibe ederdi "susamışsınızdır çocuklar hadi alın" diyerek.
hayır işte türk futbolunun en büyük düşmanı bu tipteki adamlar arkadaş. misal "bayram hoca" vardı emekli bir beden eğitimi öğretmeni ve aynı zamanda hacıydı. bildiğin, elimizdeki avucumuzdaki parayı topa yatırıp da üçüncü kattaki evinin camına degajı koyardık sıradan. çıkıp da topu patlatınca yedek topa geçerdik. çünkü ağzını açtı mı "lan ben sizin" diye başlardı hacı bayram... nokta atışı tek top çalışmamıza vesile olurdu gudubet herif.